A?DMİN (AdMİn)
Mesaj Sayısı : 1151 Yaş : 29 Nerden : KoCaElİ Personalized field : GÜÇ : TECRÜBE : REP : SEVİYE : YILDIZ : TAKIMIM : Kayıt tarihi : 09/04/08
Kişi sayfası BURAYA: SERKAN
| Konu: Nazım Hikmet Ran Çarş. Mayıs 14, 2008 6:07 am | |
|
| ONUN DOGUSU VE DEMIRHANE BACASI
| Demirhane bacasi ki yagmurda ümitsiz ve müntekim dururdu. Ve rüzgâr ki kendini kaldirip kaldirip demirhane bacasina vururdu. Ve siyah bir yelken gibi gece rüzgârdayken, sahip degilken agaçlar dallarina, kuslar kanatlarina,
ve çekerken karanliktan yildirimlari toprak, insanlar ve âletler birakip kaldirimlari derin uykulardayken bir zemin katinda bir çocuk dogdu. Yildizlar teker teker deste deste yandilar. Yildizlar, onun çocuk gözleri gibi aydinlik ferah veren kerim olandilar... Demirhane bacasi isiyip gülümsedi, dedi :
« — Zemin katinda dogan bil ki o dur. Rehber ve delil ki o dur. Fikri derin, sefkati gani, gazabi yamandir,
âletsizlerin oglu, âletsizlere âlet verecek olandir. O, onlarin içinde, onlarin önünde o, matem gecesinde, kavga yerinde, bayram gününde o. Ve o her yanindan ana kucagi gibi saracaktir onlari. Ona ram olacak dört kadim unsur : âtes ve toprak, rüzgâr ve yagmur. Ve körler hikâyesinin son babini o, tekmil ettirecektir. Yazacaktir insanoglu öz kitabini bilerek isteyerek.»
Sustu demirhane bacasi. Söküyor safak. |
| |
|