| BAYRAKLARI_BAYRAK_YAPAN_ÜSTÜNDEKİ_KANDIR___VATAN_EGER_UGRUNA_ÖLEN_VARSA_VATANDIR... |
|
| Aile (Bütün Yönleri ile) | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
A?DMİN (AdMİn)
Mesaj Sayısı : 1151 Yaş : 29 Nerden : KoCaElİ Personalized field : GÜÇ : TECRÜBE : REP : SEVİYE : YILDIZ : TAKIMIM : Kayıt tarihi : 09/04/08
Kişi sayfası BURAYA: SERKAN
| Konu: Aile (Bütün Yönleri ile) Paz Nis. 13, 2008 1:19 pm | |
| Tüm Yönleriyle Aile Konulan, mevzuları hazırlarken tıpkı taşı gediğine koyar gibi hareket edilmesi esas alınmalıdır. Ayet ve hadisleri yerli yerine koymak veya yerleştirmek konuyu hem canlı tutar hem de konunun yaşanmasına zemin hazırlamış olur. Yemek yapmakta veya bina inşa etmekte bile usûl, plan ve program vardır. Plan, proje, kazı yapmak, altyapı ve binanın yükselmesi ne kadar önem arz ediyorsa, çimento, kum, kireç, tuğla ve iklim gibi hususlarda binanın yapılmasında önem arz eder. Geriye kalan mahir ellerle, usta ve işçilerle planlanan binayı yapmaktır. Bir konuyu inşa etmek, bina inşa etmekten daha önemlidir. Çünkü inşa edilecek mevzu ile bir insanın inşası hedeflenecektir, İnşası hedeflenen bu insana yapılacak her türlü ruhi, fikri, zihni müdahalede bir plan, bir proğram ve bir usûl gerekir. Akaidi ilgilendiren bir meseleyi, ahlaki noktaya çekerek veya ameli bir konuyu itikadi bir mesele gibi anlarsak yahut da mubah olan bir şeyi farz mak----- çıkaracak olursak, inşa edilmesi planlanan insanı daha ilk adımda perişan ederiz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, Mekke döneminde inşasına başladığı bir insana üç merhale hazırlamış ve bunlan sıra ile itikadın tashihi (düzeltilmesi), güzel ahlak verilmesi (örnek müslüman) ve cihad ruhu vermekle tamamlanmıştır. Medine'ye teşriflerinden sonra ise kaldığı yerden devam ederek, mescidi inşa etmek (hizmet karargahı), müslümanlar arasında uhuveti sağlamak (İslam kardeşliği) ve prensiplerin vaz'ı ile inşayı noktalamıştır. (Müslümanlar kendi arasında ve müslümanlar ile gayrimüslimler arasında cereyan edecek prensiplerin tespiti). " İşte bir gerçekten hareket ederek İslam Ailesini genel hatlarla inşa etmede örnek alınabilecek bir mevzuyu ve bu mevzu ile inşa edilebilecek bir aileyi ele almış olacağız. Konunun anlatılmasında günümüz dünyasındaki yeni oluşmuş şartlan da göz önünde tutmak mecburiyetinde olduğumuzu bilmemiz faydalı olacaktır. Çünkü zamanın değişimi ile hükümlerin değişimi inkar edilemez. Çalışmak bizden muvaffakiyet hep Allah'tandır. Abdullah BÜYÜK | |
| | | A?DMİN (AdMİn)
Mesaj Sayısı : 1151 Yaş : 29 Nerden : KoCaElİ Personalized field : GÜÇ : TECRÜBE : REP : SEVİYE : YILDIZ : TAKIMIM : Kayıt tarihi : 09/04/08
Kişi sayfası BURAYA: SERKAN
| Konu: Geri: Aile (Bütün Yönleri ile) Paz Nis. 13, 2008 1:19 pm | |
| Mutlu Bir Aile İçin
1- Müslüman bir toplum kendi aralarında aşağıda isimleri belli olan konulan konuşmalı ve gereğini yerine getirmelidir. a) Aile fertlerinin yetişeceği "Aile Mektebi" adında hizmet bina edilmelidir. b) Yaşlan gelmiş, akıl baliğ olmuş kız ve erkek gençlerin evliliklerine zemin hazırlayacak "Evlendirme Birimi" adında kurum oluşturulmalı. c) Evli ailelere fikren yardıma olacak "Aile Danışma Müessesesi" kurulmalıdır. (Nisa, 34-35) d) Evlendiği halde geçinemeyen problemli aileleri ıslah edecek, hayatlarını düzene sokacak veya ayıracak olan "Hakem Heyeti" kurulmalıdır. 2- Evlenmiş olan tüm ailelerin bu evliliklerini sürdürmeye sebep olan dört tane sebep vardır. İslamiyet bu sebeplerin birincisi üzerinde durur, o ailenin varlığını devam ettirmesi için her türlü tedbiri alır, ikazını yapar. a) Hakiki ve samimi sevgi üzerine kurulmuş olan bir aile (Kan-Koca). b) Maddi ve cinsi sevgiye dayalı bir evlilik. c) İslami kaygılarla yürütülmeye çalışılan bir evlilik. d) Çeşitli hesaplardan ötürü sürdürülmeye çalışılan bir evlilik. 3- Müslüman bir aile binası kurmak ancak, müslüman kız ve kadınları yetiştirmekle mümkündür. Evlenecek olan gençlere "Dini güzel Olanı tercih et" (Buhari, Nikah, 15; Ebu Davud, Nikah, 2; Nesai, Nikah, 13) buyruğunun hikmeti budur. 4- Şu aa gerçeği kabul etmeliyiz ki, bugün yaşanan hayat ca-hiliye hayatadır. * Birlikte yaşadığımız toplum şartlarıyla, gelenekleriyle, adetleriyle, terbiye ve kültürüyle tamamen bir cahiliye toplumudur. * Kadın ister istemez cahiliyenin hayat tarzına itiliyor. * İslam'ın emirlerini yerine getirmek istediği zaman cahili cemiyetin ezici baskısı ve ağırlığı ile karşılaşıyor * İşte burada erkeğe ciddi ciddi vazifeler düşüyor. * İslamiyet müslüman erkek ile müslüman kadının evlilik yaptığı eve "Hısn" yani kale ismi veriyor. * Bunun için, İslam ölçümlerine uygun olarak bir aile yuvası kurmak isteyen kişi, her şeyden önce kaleyi içten koruyacak olan bir kadın bekçi bulmak mecburiyetindedir. * Bu kadın bekçi (Evin Hanımı), kocasının beslediği düşünce kaynağından beslenmelidir. Bunun için erkek, kadının dış cazibesini, güzelliğini, malıru değil, kalede bekçilik yapacak kapasiteli bir kadın bulmalıdır. * İslam'ın varlığının hissedilmesi, böyle müslüman kadınların yaşadığı kalelerin bulunmasına bağlıdır. * Bu sebeple müslüman erkek, müslüman bir kalede ortaklaşa mücadele edecekleri, adeta savaş verecekleri bir eş bulmalı dır. * Böyle kalelerin birleşmesi ile İslam teşekkül edebilir. * Ve böyle kalelerin ihyası, sünnet değil, farzdır. * Gerek cahiliyenin hayat tarzı ve gerekse zalim ve bozguncu elebaşlar İslam Aile Kaleleri'ni dışardan, münafık da içerden hücuma geçerek, zabt-u rapt altına alabilirler. 5- Sürekli ve hızlı bir değişim yaşanmaktadır ve bu yaşanan hayatın içerisinde bizler yaşamaktayız. * Adı geçen bu değişim ister istemez karı ile koca (anne ile baba) arasında bir takım hizmet rollerinin farklılaşmasına, değişmesine sebep olmaktadır. * Değişen roller ve değişmeyen roller vardır. Önce sabit olanlara bakalım: * Ailede kadının değişmeyen temel rolleri- vazifeleri belirtilmiştir: a) Hamile olmak b) Doğum yapmak c) Çocuk emzirmek d) Çocukları terbiye etmek. * Aile denince ilk akla gelen erkek değil, kadındır. Hadis-i şerif'lerde öncelik hakkı hep kadınlara verilmiştir. * İyilik ve hizmette üç defa anne ve sonra babanın zikredilmesi, * İki kız çocuğunu terbiye eden annenin, cennette peygamberimizle birlikte olması, * Efendimizin vefatına az bir zaman kala, kadınlar hakkında erkekleri uyarması, * Kadına bu kadar önem verilmesinin hikmeti şu olabilir: a) Kadın cahiliye döneminde devamlı aşağılandığı içindir. Veya, b) Kadının problemleri halledilmeden istenilen İslam Ailesinin kurulamaması. * İslamiyet kadına, yani anne olarak kadına adeta şöyle bakar ve mesaj verir: a) Sen, evinin işlerini çok güzel bir şekilde idare edeceksin, b) Kocana ve çocuklarına huzurlu bir aile ortamı hazırlayacaksın, c) Çocuklarını en güzel bir şekilde eğiteceksin. * Tüm bu açıklamalar bize gösteriyor ki anne, kendisine düşen asli görevleri yerine getirdiği zaman, binanın sütunları ve alt yapısı oluşmaya başlamıştır. 6- Bu kalede babanın (kocanın) değişmeyen sabit görevleri ise şunlardır: a) Ailesine yediğinden yedirmek, b) Giydiğinden giydirmek, c) Yaptığı işleri kötülememek, d) Yüzüne vurmamak (Dövmemek), e) Kızınca evi terketmemek. 7- Ailede değişmeyen temel rollerden bir diğeri ise, anne, sevginin, baba ise otoritenin temsilcisidir. * Bu roller değişirse, çocuğun otorite duygusu zedelenir. * Sevgi, zulmü ve kötülüğü eritir. * Güneşin ışığı sebze ve meyveleri olgunlaştırdığı gibi, annenin sevgi ve nefesi çocuğu geliştirir. 8- Karı ile koca arasındaki bu temel roller, çocuğun tanınmasına sebep olacaktır. Çünkü çocuğu tanımak ve anlamak, onu yan yarıya terbiye etmek demektir. 9- Çocuğun nafakası, bakımı, terbiyesi, tahsili maddi yönleriyle babaya, manevi yönleriyle anneye ait bir borçtur. Baba burada terbiye hususunda bir takviyedir. 10- Peygamber (s.a.v.) Efendimiz "Kadının da bir çoban olduğu üzerinde durmuş ve kadın çocuklarının, (Buhari, Cuma, 11, cenaiz, 32, Nikah 81,91) evinin çobanıdır" buyurmuşlardır. Hem de onurlu bir çoban. Zira kadın çoban olmakla çocuğunu, dolayısıyla toplumu yetiştirip onurlandırmıştır. 11- Baba evin reisi olup, patronu değildir. Anne ve baba arasındaki ilişki bir ortaklıktır. Her ortak birbirinin iyiliği için çalışmalıdır. 12- Erkek ve kadının yüklendiği roller günün şartlarına göre gözden geçirilir, ihtiyaç duyulduğunda birbirinin sahalarına girilebilir. 13- Özet olarak şunu söyleyebiliriz; Çocukların yetişmesinde sorumluluk eşit, fakat roller farklıdır. Bu eğitimde kadın, hanım (zevce) ve ana rolünü, erkek ise koca ve baba rolünü almışlardır. 14- Bugün sokak çocukları, ciddi bir boyut kazanmıştır. Anası ve babası olduğu halde, eğitim ve terbiye açısından sokak çocuğundan farksız olan çocuklar, sokak çocuklarından daha fazladır, kat kat fazladır. 15- Yetim ve öksüz çocukların bulunduğu kimliğine üzülenler acaba, çocuğu ile ilgilenmeyen bir annenin ve çocuğu ile alakalı meşguliyeti bulunmayan bir babanın çocuğu İslam adına yetim değil de nedir?
* İBRET DOLU HADİDİSELER Hz.Adem ve oğlu Kabil (Maide, 27-31). Hz.Nuh ve nikahlı hanımı (Tahrim,10). Hz.İbrahim'in babası (Amcası Azer) (En'am, 74; Meryem, 41-50; Şuara, 69-89). Hz.Lut ve nikahlı hanımı (Tahrim,10). Hz.Eyyub ve nikahlı hanımı (Sad,44). Hz Asiye ve kocası Firavun (Tahrim, 11). HzMuhammed (s.a.v.) ve amcaları (Tebbet Suresi). Günümüz dünyasında, baba ve oğul ilişkilerindeki sıkıntılar. Kan-Koca arasındaki beklenmeyen olaylar-düşmanlıklar (Teğabün, 14). Ana-baba bir kardeşler arasındaki gerginlikler, kopukluklar. Yakın akrabalar arasında oluşan uçurumlar, boşluklar. Bu ibret dolu hadiselerde iki önemli husus vardır, 1- Neseb bağı kan bağının ölçü olarak ele alınmasını esas alanlar. 2- Din-iman bağının ölçü olarak ele alınmasını esas alanlar. TÜM KAVGALAR, problemler ikinci esaslar sebebiyle oluşur ki, din bağının, iman bağının üzerinde hiçbir bağ ölçü ve kriter olamaz. Yukarıda isimleri verilen Allah (cc.)'ın salih kulları olan peygamberler ve salih kulların mücadelesi neseb ölçüleriyle değil, din ölçüleri ile olmuştur. Günümüz dünyasında din ve imanı değil de, neseb ve kan bağını ölçü kabul edenler arasında görünürde hiçbir problem olmasa bile, perde arkası ve ahirete bakan yönü geçerli bir ölçüyü kabul etmemektedir. Her konuda Kur'an ve sünneti ölçü ve delil kabul eden müslüman insan, bu konuda da Allah ve Resül ölçülerini kabul etmek durumundadır. İşte çevresine örnek-nümune olacak müslüman koca ve karıyı bekleyen çevresi.
AİLE DE ALT YAPININ OLUŞMASI Ailenin oluşmasında temel unsur insandır. İnsan ele alınmadan, insan anlaşılmadan, onu öğrenmeden alt yapıyı sağlam temellere dayamak çok zordur. Çünkü, karı-kocanın ilişkilerinin temeli, insani ilişkilerdir. Bu sebeple bir ailede insani ilişkiler kurulmaz ise, evlilik ilişkilerini kurmak hayli zordur. Öyle ise işe insandan başlamak gerekir. Erkek de insandır, kadın da insandır. Cinsiyet, insani ilişkinin üzerinde çok küçük bir yer tutar. İnsanın yaratılışında Yüce Allah, onu insan yaratmakla şereflendirdi. Hayvan, taş, ağaç olarak da yaratabilirdi. Böylece Allah (c.c.) varlıklar arasında insanı seçti. Canlılar arasına katı. Bu durumda da insana ikinci şeref verilmiş oldu. Can taşımak şerefi, hayat şerefi. Canlılar arasında seçilen insana şuur ve irade verildi. İrade verilince insan olduk. Ve son noktayı iman şerefi ile koydu. Böylece insan, hayata erkek ve bir kadın ile başladı. Ve hayatın başlangıcı çift olarak başladı. Bazı hadislerde, arap toplumuna ait deyimler, sözler kullanılmıştır ki, bu da çok normaldir. Mesela; "Kadın kaburga kemiği gibidir. Zorlarsanız kırılır." (Buhari, Enbiyal, Nikah, 80; Müslim, Rada, 62) gibi. Bir erkek ile bir kadından yaratılan tüm insanlar şubelere ayrılmıştır. Tanışmak için, kaynaşmak için. Cinsiyet de bir şu-bedir.Tanışmaya matuftur. (Hucurat, 13) Çünkü Allah'ı tanımak insandan geçer. Muhabbet, Allah'ın kendi sıfatından bahşettiği bir parçadır. (Meryem, 96) Ruh var olduğu müddetçe, muhabbet de var olur. Bu muhabbetin teşekkürü ibadettir. İnsan ölünce ibadeti biter, muhabbetle birlikte toprağa gider. Bunun için insan, seven ve sevilen bir varlıktır. Allah insanı ve evreni yaratmadan önce muhabbeti yaratmıştır. Böylece yaratılışın hikmeti muhabbet olmuştur. Ve muhabbet Peygamberimiz (s.a.v.)'in adeta mayasıdır. Cinsler arasında muhabbetin yaratılmış olması, ilahi bir vergidir. Bu vergiyi insan meşru yoldan kullanırsa Allah'ı razı eder ve mesud olur. Gayr-i meşru yolda kullanırsa Allah'ın gazabım çeker ve mel'un olur. İşte hayatın yaratılışının gayesi bu sebeplerle muhabbettir. Hayatın gayesi ise kulluktur. İnsan ve cin, O'nu tanımak ve O'na ibadet etmek için yaratılmışlardır. (Zariyat, 56) İnsana verilen tüm imkanlar, kulluk borcunun ifa edilmesinde kullanılmalıdır. Bunun için, kadın erkeğin kulluğunu tamamlayan bir parça, erkek kadının kulluğunu tamamlayan bir parçadır. Kadın ve erkek, kulluk yürüyüşünde birbirlerine destek veren Allah yolunun iki yardımcılarıdır. İşte evlilik, bu desteğin, bu yardımın meşru zeminde gerçekleşmesidir. Evlilik bu gaye ile yapılırsa, namaz kılmak gibi ibadet olur. Yüce Allah, eşleri kullukta birbirlerini tamamlayan unsur olarak görmek ister. Meğer ki, hayat ibadet olsun. | |
| | | A?DMİN (AdMİn)
Mesaj Sayısı : 1151 Yaş : 29 Nerden : KoCaElİ Personalized field : GÜÇ : TECRÜBE : REP : SEVİYE : YILDIZ : TAKIMIM : Kayıt tarihi : 09/04/08
Kişi sayfası BURAYA: SERKAN
| Konu: Geri: Aile (Bütün Yönleri ile) Paz Nis. 13, 2008 1:20 pm | |
| Kadın -Erkek İlişkileri
Bu ilişki insanlar arası ilişkinin en zenginidir. Bu ilişkide on çeşit ilişki vardır.
1- İnsan-İnsan 2- Müslüman-Müslüman 3- Bedeni (cinsel) 4- Arkadaş (sahabe) 5-Dost 6- Akraba 7- Sırdaş 8- Sevgili 9- Yoldaş 10-Kader Birliği 1- İnsan-İnsan ilişkisi: Kişi eşinin bir insan olduğunu göze alarak bir insanın neye katlanabileceğim bilmelidir. Örneğin; insanlık gereği olarak karı-koca ilişkisinde küfür (akidevi olarak değil) olmamalıdır. Bir insana küfredilmez ki, eşe küfredilsin. 2- Müslüman-Müslüman İlişkisi: karı-koca birbirinin en yakın din kardeşidir. Emri bil maruf, nehyi anil münker için evlilik en güzel zemindir. Tavsiyeler çocuklara da sirayet edeceği için, çok bereketlidir. 3- Bedeni (Cinsel) İlişki: Bu ilişki diğer insan ilişkilerinden ayıran ilişkidir. Sadece nikahla meşru olur. Bu ilişkinin bereketinden bir meyve olur, o da çocuktur. 4- Arkadaş İlişkisi: Dert açılır, konuşulur, sohbet edilir. Bu ilişki evliliği renklendirir. Eşe bir arkadaş gibi davranmalı. Bu çocuk yetiştirme de örnek olma açısından çok önemlidir. 5- Dost İlişkisi: Dostluk, karı-koca ilişkisine de sokulmalı, eşler içindekileri birbirine çok kolay açabilmelidir. 6- Akraba İlişkisi: karı-koca en yakın derecede akrabadır. O kadar yakın ki; eşler birbirinin örtüleri sayılır. (Bakara, 187) Hanıma göre koca "Evlatlanrının babası", kocaya göre hanım "Evlatlarının annesi" dir. 7- Sırdaş İlişkisi: İyi bir sırdaş olmalıdır. Öyle ki, sırlar bazen Xeşe bile söylenmemelidir. Sırlar herkese (hiç kimseye) söylenmez ki, eşe söylensin. Hele hele cemaat, teşkilat, özel yapılanma sırlan. Ayrıca sırrın söylenen kişide bıraktığı sorumluluk düşünülmelidir.
a) Evlilik Dönemi Aile İçi İlişkiler 8- Sevgili (Habib-Mahbub) İlişkisi: Sevgili ilişkisi (Muhabbet) aile arabasının (Evlilik motorunun) yakıtıdır. Muhabbet, evliliğin temelidir. Yaktı olmayan araba yürümez. Muhabbetin deposu kalptir. Ubudiyet için evlenirseniz muhabbetiniz ibadet olur. Evliliğinizin niyeti kulluk olmalıdır. karı-koca ilişkisinde muhabbetin yeri baş köşedir. Muhabbeti zedeleyecek iş yapılmamalıdır, söz söylenmemelidir. Muhabbetin kaynağı iki türlüdür. a) Şeytani muhabbet b) Rahmani muhabbet 9- Yoldaş İlişkisi: Aynı davanın arkasında koşan iki savaşçı ilişkisi; Ümmetin geleceğini hanımıyla paylaşan, yoldaş ilişkisini yakalamış demektir. Bir hanımla aynı zamanda davaya koşmak, aynı merkezden yönetilmek, Allah (cc)'ın ne büyük lutfudur. 10- Kader Birliği İlişkisi: Bu ilişkiye girerseniz, Allah (c.c.) sizi ahirette de ayırmaz. Allah (c.c.)'ın koyduğu ölçüye göre evliliğinizi yürütürseniz; Allah (c.c.) size bu nimeti verir. Hayallerle evlenenlerin, evlendikten sonra ayaklan yere basar. 3 yıl içerisinde evlilik arabası tökezliyorsa korkmasınlar, bu süre alışma süresidir. Alışmak için şu dört şey çok önemlidir. a) Anlayış-Hoşgörü b) Sevgi-Saygı c) Hukuka Uygunluk d) Hüsnü Muaşeret Evlilikte en çok yapılması gereken şey konuşmaktır. Hakların olduğu yerde sorumluluklar da vardır. Sorumluluğunu ifâ etmeyenin hakkını istemeye hakkı yoktur.
b) Erkeğin Sorumlulukları 1-Adalet 2-Şefkat 3- Nafaka 4- Mâruf ile muamele 5- Muhabbet Sevgi ile terbiye edemeyenler, dayak ile terbiye ederler. Öyle bir sevin ki; Sevginizi biraz kısınca, yarım saat dayak yemiş gibi olsun.
c- KADININ SORUMLULUKLARI: 1- İtaat 2- Kocasının malını ve ırzını muhafaza 3- Sırrını muhafaza Kadının serkeşliğinden korkarsanız; a) Öğüt verin. b) Düzelmezse; yataklannızı ayırın. (Nisa, 34) Boşamakla dayak arasında kadına tercihini sormak gerekir. Allah Resulü boşanma aşamasına geldiğinde; dayak atmadı, dövmedi. Sünnet olan karı-koca ilişkisini dayaksız götürmektir.) c) Dayak. (Toplumu kocalı dullar, babalı yetimler haline getirmeyin.)
d- KADIN, KADINLIK SANATINI KULLANIRSA 1. Kadının, kocasına karşı kadınlık sanatını kullanmasında özet olarak dört önemli nokta vardır; Bunlar ise şunlardır: a) Konuştukça kocalarını duygulandınp, onlara hayat vermeleri için, Yüce Allah seslerini ince ve cazibeli yaratmıştır. b) Dokundukça haz duyulması için, tenlerini duygusal, tüysüz ve yumuşak özellikleri ile donatarak yaratmıştır. c) Eşlerine güç ve heyecan verebilmeleri için, cinsel duygulannı daha güçlü ve duyarlı yaratmıştır. d) Kendilerini devamlı genç, daha güzel ve daha ilginç göstermeleri için, erkeklere yasaklanan ipek ve alfan, kadınlara helal kılınmıştır. 2. İşte kadınlar, kadınlık sanatını bu özellikleriyle yani, ses, ten, cinsiyet ve ziynetleri ile kullandıktan sürece, aile ortamında mutlu ve huzurlu yaşarlar. 3. Gül ile bülbül, an ile çiçek birbirleriyle sıkı irtibat içindedirler. Kadın, çiçek ve gül olmaya layıkken, erkek, bülbül ve an olmaya adaydır. 4. Evinde gül ve çiçek bulamayan koca, artık mutsuzluğa doğru ilk adımı atmaya başlar. Korsan girişimler ve tuzaklar, onun için an meselesi olur. 5. Evine girişinde, Allah'ın selamı ile giren ve kendisini güleç yüz ve tatlı dil ile karşılayan bir ev ortamı yaşayan erkeğin, evlilik hayatının tüm bölümleri, hanımı tarafından adeta sigortalanmış olur.
e- EŞLERE TAVSİYELER 1- Ailenizde olan meseleleri, öncelikle aile içerisinde halletmeye çalışınız. Dünyanın en ideal ailesinde bile problemler olur. Önemli olan, oluşan sorunları halledebilecek bir aile kurmaktır. 2- Temizlik ailede şiâr olmalıdır. Çünkü fıtrat, temiz olan şeylere düşkündür. Karı ve kocanın temiz olması birbirine olan sevgi ve saygılarından kaynaklanır. Bedenden ve zihinden başlayan kirlilik, çevreye doğru yayılır. Necasetten tahir olmak, sadece namaz için geçerli değildir. Necis olan duygulardan da temizlenmek şarttır. Dile getirdiğinizde yüzünüzü kızartacak her şey, zihin necasetidir. 3- Ev hanımlığı, bir meslektir. Evlenmeden önce öğrenilmelidir. Aksi halde kişi eşine zulmetmiş olur. Erkekte aile reisliğini bilmelidir. 4- Evlilik ilişkisi başlangıçta karşılıklı ezme düşüncesine dayanarak kuruluyorsa, bu ilişki başlamadan bitmiş demektir. Evlilik bir dost ilişkisi olarak kurulmalıdır. 5- Hiçbir ilişki sonsuza kadar cedel ve tartışma ile yürümez. Meselenin hallini tartışmaya dökmeden güzel bir üslupla karşı tarafa sunmalıdır. 6- karı-koca birbirlerini sürekli başkaları ile karşılaştırmamalı-dır. 7- Kulis faaliyeti tüm evlerin büyük tehlikesidir. Kulis yapmak eve yılan sokmaktır ki; Allah (c.c.)'ın red ettiği bir harekettir, ihanettir, sırrı dışarı taşımaktır. (Mücadele,8-9) 8- Evlilik iki kişinin, iki ailenin, iki çevrenin ilişkisidir. Gelin ve damat evlenir, akrabalar hısım olur. 9- Evlendikten sonra vurdum duymazlık, evliliği fosilleştirir. Evlilik bir üniversitedir ki, ölünceye kadar sınıflan bitmez. 10- Eşler uzmanlık konulannda, birbirlerine müdahale etmemelidir. 11- Ailede kutuplaşmaya müsaade edilmemelidir. 12- Eşler birbirine güvenmeli, kompleksli ve kaprisli olmamalıdır. 13- Geçimsiz erkek yoktur. Onu anlayabilen bir eş idare edebilir.
Abdullah BÜYÜK | |
| | | A?DMİN (AdMİn)
Mesaj Sayısı : 1151 Yaş : 29 Nerden : KoCaElİ Personalized field : GÜÇ : TECRÜBE : REP : SEVİYE : YILDIZ : TAKIMIM : Kayıt tarihi : 09/04/08
Kişi sayfası BURAYA: SERKAN
| Konu: Geri: Aile (Bütün Yönleri ile) Paz Nis. 13, 2008 1:20 pm | |
| Nişan Ve Evlilik Dönemi İlişkileri
Nişan: Nikah olmadığında hukuki bir bağlayıcılığı olmayan, gelenekten ötürü Anadolu'da bulunup, İslam'da olmayan bir süreçtir. Ama nişan mâruf bir örftür. Nişanın bozulması söz konusu olursa; söz alıp-verme esnasında alınan malın geri verilmesi gerekir. Hak-hukuk meselesidir. Dünürcülük-Görücülük (Hıtbe): Örnekle başlanacak olursa; Peygamberimiz (s.a.v.) Muğire bin Şube'ye geline bakmasını tavsiye etmiştir. Kadın ve erkeğin evlenmek maksadıyla birbirine bakması, birbirini görmesi taVsiye edilmiştir. (Ebu Davud, Mkah, 18; Tirmizi. Nikah, 5) Bu vekaleten de, asaleten de olabilir. Evlenecek olanların birbirine bakmada ölçüsü Hanefilere göre; el, yüz ve ayaktır. Bazı mezheplerde daha da dardır. Nasıl ki, bir evin kapısı, o ev hakkında bir fikir veriyorsa, el ve yüz de insan hakkında bir fikir verir. El ve yüz insanı aksettirir. Bakmanın bundan öteye götürülmesi uygun değildir. Görücülük; sırf evlenme amacına matuf ve ihtiyaç için ise, iş gezme-tozma aşamasına getirilmeden biraz daha ilerletilebilir. Peygamberimiz (s.a.v.) dünürün istemeye gittiği kimseyi, kendisine istemesini Asr-ı Saadef te geçen bir olaydan ötürü yasaklamıştır. (Buhari, Büyu'58; Müslim, Nikah, 49; Ebu Davud, Nikah, 17) Nikahlt Nişan: Hz.Aişe ile Peygamberimiz (s.a.v.) en az üç yıl nikahlı olarak evliliğin gerektirdiği hiçbir şeyi yapmadan yaşamışlardır. Bu sünnet olarak kabul edilemez. Hayatın cilvesidir, ama caizdir. Nişanın bozulma ihtimali yoksa uygulanabilir. Yoksa taraflar bilhassa kız tarafı çok yara alır. Bu arada nikah ilan edilmemişse, karı-koca ilişkisine girilmemelidir. Çünkü nikahta duyurma ve şahitler esastır. Düğün: Velimeyi imkan kıldığı için müekked sünnettir. (İbni Mace, Nikah, 24; Buhari, Nikah, 67-68) Nikah dışında şartı yoktur. Düğünlerde verilen yemeğe "Düğün Yemeği" demek yerine "Velime" denilirse, İslâmi bir şiâr diriltilmiş olur. Düğünlerde bazen haram-helal sınırlan karışır. Haram konusunda titiz olmak gerektiği gibi, helal konusunda da engelleyici olmamak gerekir. Evliliğin başlangıcında haram olması evliliği etkiler. Ama cahiliyyede böyle yapılmışsa da İslam, öncesini temizler. Şu an marşlı, ilahili düğünler var. Düğünün kimlik olmasından ötürü, şer'an olmasa da kültürel, toplumsal, siyasi olarak alternatifin kullanılması daha iyidir.
a- Ve Bütünün İki Parçasının Bir araya Gelmesi: NİKAH * Nikah, erkeği kadına sahip kılan bir akid olarak tarif edilmiş olsa bile, Kur'an'ın anlatmak istediği nikahın mahiyetini ortaya koyma hususunda noksan bir tariftir. * Nisa Suresinin 21. ayeti mealen şöyledir: "Vaktiyle siz birbirinizle haşır-neşir olduğunuz ve onlar sizden sağlam bir teminat almış olduğu halde onu nasıl geri verirsiniz?" Ayette geçen misak-i ğaliz, Ağır anlaşma demektir. * İki yarımın bütünleşmesi, hayvanlarınkine benzemez. İnsanın, erkek ve kadın olarak birleşmesi, nikah ile geçerlidir. Çünkü insanda irade vardır. Nikahsızlık, bir alçalışın hayvanlaşmasıdır. Çünkü hayvanda nikah olmaz. Nikah sadece basit bir akit değildir. Aynı zamanda mukaddes bir ahiddir. Öyle ise nikahın iki temel ayağı vardır. 1- Akid Olarak Nikah: Müşterek hak ve vazifelerin esasını teşkil eder. Karı-koca arasındaki hak ve vazifelerin ana noktalan, nikahın akid ayağı ile esasa bağlanır. 2- Ahid Olarak Nikah: Kadının bütün hukukunu onunla evlenecek erkeğin teminat altına alacağına dair verdiği sözdür. * Ayette, misak erkeklere, misakı almak ise kadınlara isnat edilmiştir. Buna göre nikah, hayatın her halinde, hem rahmetlerinde, hem zahmetlerinde ebedi arkadaşlık akdi ve ebedi bir ortaklık anlaşması ahdidir. * Nikahın, değer ve kıymeti sadece kıyılmasında değil, iki tarafın sevgi ve saygısının devamındadır. * Bir bütünün iki parçası durumunda olan karı-kocanın arasındaki sevgi ve muhabbet nefrete dönüştüğü an, evlilik hayatı iki taraftan birine veya her ikisine azab vermeye başlar. Hürriyetin teminatı olan nikah, bu sefer esaretin vesikası olur. Allah'a en sevimli olan amel, esir olan kimseye hürriyet bahşetmektir. Bu durumda Allah'ı gazaba getiren talak (Feyzul-Kadir, 1/79,3/242-243), zarurete binaen meşruiyet kazanır.
b- KISACA EVLİLİĞİN MAKSADI 1- Kulluğun ifası: Hiçbir tren tek rayla gitmez. Evlilik çift rayda giden tren gibidir. Rayından birisi kadın, diğeri de erkektir. 2- Neslin devamıdır: Fıtri vecibedir. Farz-ı Kifaye'dir 3- Hayatın paylaşılmasıdır. Hayatı taşımada kadının rolü çok büyüktür. 4- Fıtri ihtiyaç olan cinselliğin tatminidir. Meşru yolla 5- Huzurun teminidir: "Allah evlerinizi sizin için bir huzur ve sükun yeri yaptı."
c- EVLİLİK MÜESSESESİNİN SEBEPLERİ 1- Hakiki ve samimi sevgi üzerine kurulmuş olan bir evlilik, 2- Maddi ve cinsi sevgiye dayalı olan bir evlilik, 3- Uhrevi kaygılarla sürdürülmeye çalışılan bir evlilik, 4- Dünyevi sebeplerden dolayı sürdürülen bir evlilik,
d-UNUTMAYALIM; 1- Saygı, sevgiyi besler. Birbirlerini sevmeyen karı-koca birbirlerine saygılı davranmalıdır. 2- Ahiret gününe iman, aile geçimsizliklerini tedavi eden bir ilaçtır. 3- Bir miktar suyu, diğer bir miktar su ile karıştırınca onları ayırmak nasıl mümkün olmuyorsa, ruhlan bibirine uymuş eşleri birbirinden ayırmak da o kadar zordur. 4- Yalan, iyi bir evliliğin kötü düşmanıdır.
e- YUVAYI DİŞİ KUŞ YAPAR Kur'an'da kadın tarladır (Bakara, 223). Bakımlı, verimli bir tarla, Kadın, hep yenileyen ve yenilenen bir varlıktır. Ona bu özelliği sesi, teni, zineti ve cinsiyeti vermiştir. Kadın, kocasını mutlu etmek için işte bu dört özelliğini "Kadınlık Sanatı" olarak uygular. Ve yine kadın, kocasını fiziksel, ruhsal, düşünsel ve cinsel dünyası ile kuşatmalıdır. Aynı çatı altında yaşayıp, aynı yastıkta bir ömür geçirmenin yolu budur. Kan ile kocayı mutlu eden 3-5 dakikalık zevk anı değildir. Dertleşmek, paylaşmak, hoş sohbet, saygılı olmak, anlayışlı olmak, ilgilenmek, fedakarlık yapmak, sevmek gibi unsurlar, karıkocanın mutlu ve saadetli yaşamını hazırlar.
f- HER ŞEYİ KADINDAN BEKLEMEK HAKSIZLIK OLMAZ MI? "Bana dünyada üç şey sevdirildi; 1- Güzel koku, 2-Kadın, 3- Gözümün nuru namaz" (Nesai, İşretün-Nisa 1; Ahmed, Müsned, 3/128,199,285.) Hadiste kadın; güzel koku ile namazın arasında zikredilmiştir. Çünkü kadın; koklanarak onunla ferahlık duyulacak, namaz gibi kutsal bir varlık olarak anlaşılacaktır. Bu sebeple; Erkek; isteyen, aşık olan, seven özelliklere sahipken, Kadın; istenen, sevilen ve aşık olunan varlıktır. Kendisine aşık olunan. Kadın; çiçektir, saksıdaki gül gibidir. Erkek ise, bülbül ve an. Kadın; ışıktır, erkek ise bu ışığın etrafında dönen bir kelebektir. Kadın; nazlıdır, cilvelidir, böyle bir iç güdüye sahipken, Erkek; ihtiyaç karşılayan, talep eden psikolojik bir yapıya sahiptir. Ve Allah, kadınları sevilmeye elverişli olarak yaratmıştır. Bu gerçeklerden hareket eden kadın; 1- Konuştukça kocasını duygulandınp, ona hayat vermeleri için, seslerini ince ve cazibeli yaratmıştır. SES. 2- Dokundukça haz duyulması için tenlerini duygusal, tüysüz ve yumuşak özellikleri ile donatarak yaratmıştır. TEN. 3- Eşlerine güç ve heyecan verebilmeleri için cinsel duygularını daha güçlü, duyarlı yaratmıştır. CİNSELLİK. 4- Kendilerini devamlı genç, daha güzel ve daha ilginç göstermeleri için, erkeklere haram kılınan ipek ve altın, kadına helal kılınmıştır. ZİYNET. 5- Çeşitli ziynetlerle süslenerek kocalarına karşı daha sevilmelerini ibadet saymıştır. İBADET. ÇOK ÖNEMLİ: Kadınlar, kadınlık sanatını bu özellikleriyle kocaları için kullandıkları sürece mutlu-huzurlu ve güvenli olarak yaşarlar. "Onların yanında bakışları sırf eşlerine çevrili ceylan gözlü huriler vardır." (Saffat:4S) Gözler, canlar ve kalpler eşlere çevrilmelidir. Bu da kalbe karşılık, başka bir kalbin bulunması ile mümkündür.
g- AİLEYİ ÇEKAP YAPMAK 1- Fakirlik sebebi ile sıkıntılı aileler, 2- İlgisizlikten dolayı problemli aileler, 3- Zenginlik sebebi ile hasta aileler, 4- Çocuklar sebebi ile hasta aileler, 5- Ruhi sorunlarla hasta aileler.
Hastalığı Teşhis ve Tedavi 1- Seyahat programı yapılarak tedavi edilir, 2- Telkin, terapi, ikna ederek tedavi edilir. 3- Sağlık taraması yapılarak tedavi edilir. 4- Umre-hac gibi seyahatlerle tedavi edilir.
h- ERKEĞİN HANIMINA - HANIMIN ERKEĞİNE AŞIK OLMASINDA BAZI GÖREVLER 1. İnsan kendisi ile barışık olursa, kişisel ilişkileri düzelebilir. 2. Aşk, tarafeynin zaman, enerji ve para tasarrufu ile belgelenir. 3. Gülümsemeler bulaşıcıdır. Eşinize bu hasleti bulaştırabilirsiniz. 4. Aşka katiyen bir fiat etiketi konulmaz. 5. Sohbet etme sanatı, karşılıklı olarak geliştirilmelidir. 6. Her akşam belli bir zamanı karı-koca birbirine ayırmalıdır. 7. Hergün eşiniz ile alakalı olumlu bir şeyini ona söyleyiniz. 8. Hanımınıza 'Teşekkür ederim" demeyi hiç bir zaman unutmayınız. 9. Eşinizi, nelerin sinirlendirdiğini öğreniniz. 10. Hiçbir sebep yokken, eşinize kart ya da küçük sevgi notlan yazın. 11. Müsait ve münasip ortamlarda el-ele tutuşmayı ihmal etmeyiniz. 12. Birlikte yürüyün ve kırlarda uzun geziler yapın. 13. Bazen eşinize süpriz kahvaltılar hazırlayın. 14. Aşk, cennetteki meyveler gibi kendiliğinden yetişmez. Sizler üretin. 15. Hiçbir sebep yokken, eşinize çiçek verin. 16. Birbirini seven karı-kocanm kavgaları, aşkın yenilenmesinin belirtisidir. 17. Eşinize, canınızı sıkan şeyin ne olduğunu mutlaka söyleyin, bekletmeyin. 18. Kimin haklı olduğunu değil, neyin doğru olduğunu birlikte karar verin. 19. Bir tartışmayı sona erdirmekle kalmayın, sevgi, gülücük ve yaklaşımı sağlayın. 20. Eşlerin birbirlerini okşaması, bin sözcüğe bedeldir. 21. Karı-koca birlikte bir kitap okuyun, birlikte bitirin. 22. Düzenli bir biçimde sabah ve akşam yürüyüşe çıkın. 23. Sık sık dişlerinizi fırçalayın. Ağız kokusu sevgiye bir manada engeldir. 24. Daima sağlıklı, dinç ve cazibeli olmayı ihmal etmeyin. 25. Evden çıkarken ve eve girerken, birbirinizle karşılıklı öpüşün. 26. Birbirinize diyemediklerinizi, mektup veya teyp kaseti ile iletin. 27. Birbirinizin ihtiyaçlannın farkında olmaya çalışın. 28. Verdiklerinizi unutun ve aldıklarınızı hatırda tutun. Aşka gıdadır bu. 29. Aşk, eşlerin birbirine bakması değil, birlikte aynı yöne bakmaktır. 30. Her zaman ve her yerde, eşler birbirlerine saygılı olmalıdır. Bu denilenleri yapıp da birbirine aşık olmayan karı-kocayı düşünmek akıl ve manbk dışıdır. İşlenen sebepler, kişiyi neticeye taşır.
Abdullah BÜYÜK | |
| | | A?DMİN (AdMİn)
Mesaj Sayısı : 1151 Yaş : 29 Nerden : KoCaElİ Personalized field : GÜÇ : TECRÜBE : REP : SEVİYE : YILDIZ : TAKIMIM : Kayıt tarihi : 09/04/08
Kişi sayfası BURAYA: SERKAN
| Konu: Geri: Aile (Bütün Yönleri ile) Paz Nis. 13, 2008 1:20 pm | |
| Karı-Koca Hayatını Saadete Dönüştüren İp Uçları
1. İnsan ekmekle doyar, emekle büyür, sevgiyle yaşar. 2. Erkek, hanımı ile istişareye önem vermelidir. (Talak:6) 3. Sevmeden evlenmek, inanmadan ibadet etmek gibi çirkin bir iştir. 4. Bir kadın ya sever, ya da nefret eder. Ortası yoktur. 5. Kadınlar, sevmedikleri adama hiç acımazlar. 6. Bir hanım, kocasına müsbet tavrı, güzel sözleriyle gıda olabilir. Mideye giren gıda maddesinden tüm vücut uzuvlan istifade ettiği gibi, kalbe giren zevcesinin sevgisi de, kocasının rahatını, sempati olmasını, neşeli, çalışkan, fedakar ve vefa hasletlerini besler. 7. Kadın ile erkek bir makasın iki parçası gibidir. Birbirleriyle birleşerek iş görürler. 8. Çiçek koku vermek, ateş ısıtmak, kadın da mes'ud etmek için yaratılmıştır. 9. Kadın, ev merkezli hayatı ile evine huzur verir. Çünkü kadın, hanesinin yani evinin karııdır. karı damarda kaldıkça temizdir. Harice çıkınca kirlenir, kirletir. 10. "Kişi, hanımının yüzüne baktığı vakit, hanım da efendisinin yüzüne bakarsa, Allah da her ikisine rahmet nazarı ile bakar. Erkek, hanımın ellerini avucuna alınca, o da erkeğinin ellerini tutarsa, parmaklarının arasından günahları dökülür." 11. Evlilikte, huzur operasyonunun cerrahları kadınlardır. 12. Müslüman ailenin evi; a) Temiz olmalıdır, b) Düzenli, intizamlı olmalıdır, c) Temiz havalı olmalıdır, d) Kütüphanesi olmalıdır, e) Eğitim araç ve gereçleri bulunmalıdır, 1) Oyuncak seti olmalıdır, g) Görsel ve işitsel yayınlardan haberdar olmalıdır. 13. Evlilik, iki ayrı hayatın iki ayrı hayat kalarak tek bir hayat oluşudur, 14. Eşiniz kızgın iken, siz sakin olun. Biriniz ateş iken, diğeriniz su olmalı. 15. Eşinizi, başkalarının eşiyle asla kıyaslamayın. 16. Kırcı sözler ve davranışlar, kaba izler bırakır. 17.Kocalar ateş gibidir, ilgilenmediğinizde sönerler. Kadın da böyledir. 18. İşiniz için çalıştığınız gibi, evliliğiniz için de çalışın. 19. Kaçmak ve vazgeçmek, tehlike işaretidir. 20. Herkesin içinde birbirinizi eleştirip, tartışmayınız. 21. Daima evlilik yemininizi hatırlayın: Sev-Say ve Bağrına bas. 22. Evlilikler bahçeye benzer, ilgilenirseniz serpilir, yoksa solar ve ölür. 23. Eşinizi sinirlendiren şeyleri anlamaya çalışınız. 24. Başarılı bir evlilik, aynı kişiye birkaç kez aşık olmayı gerektirir. 25. Suçlamalar, genellikle geri teper. 26. Açıklamalar, mazeretlerden daha iyi sonuç verir. 27. Birbirinizin huylarına saygı gösteriniz. 28. Eşinize, sizin değil onun beğeneceği hediyeler alınız. 29. Yalan, iyi bir evliliğin en kötü düşmanıdır. 30. Hatanızı, suçunuzu kabul edin, savunmaya geçmeyin. 31. Eşiniz temizlikçi değil, hayat arkadaşınızdır. 32. Eşinizin geçmişi geçmiştir. Geleceğiniz ise sizin geleceğinizdir. 33. Evlilikler değil, insanlar başarısızdır. 34. Karı-koca hayatının düzene girmesinin, ahiret inancıyla ilişkisi vardır. 35. Kadının kıskanılması; erkeğin hanımını kıskanması demek, onu kıymetli bir eşyayı saklar gibi, ellerin yetişemeyeceği, gözlerin göremeyeceği uzak bir yere hapsetmek değil, kadını, namusunu, adını korumak ve yüceltmek, fitnelere karşı maruz kalmasını önlemek, zelil olmasını istememektir. 36. Kadına günah işlemeyi, ona kötülük yapmayı engelleyen bir araca tesettür denir. Veya, kadını cennete götürecek bir ortamda tutmak, onu kapatmaktır. Kadının sadece bedenini değil, onun, siyasi, hukuki, sosyal ve eğitim hayatını fıtratına, yaratılış gayesine göre hazırlamak, ona tesettürü kazandırmak demektir. 37. Kadının sömürülmemesi için, onun anne olması kafidir. Anne olan kadın sömürülemez. 38. En iyi aile, erkeğin erkekliğini, kadının kadınlığını oynadığı ailedir. Bir aile Allah'ın rızası için gayret ederse, Allah da onlara huzur verir. Allah ne kadar memnun edilirse, üzerimize o nisbet-te huzur yağar. 39. Ailenin kaldığı ev ne lokanta ve ne de oteldir. O yer bir kaledir, huzur yuvasıdır ve lâboratuardır. 40. Evliliklerde, "Sen-Ben" değil, "Biz" yaşantısı saadet vermektedir. 41. Ruhlar aleminde tanışanlar kaynaşabildikleri halde, tanışmayanlar bir araya gelemiyorlar. Her ruh, kendisine uygun olan bir diğer ruhu bulunca imtizac eder (uyum sağlar). Bir miktar suyu, diğer bir miktar su ile karıştırınca, onları ayırmak nasıl mümkün olmuyorsa, ruhları birbirine uymuş olan eşleri birbirinden ayırmak o kadar zordur. Hatta, birbirini seven çiftlerden birisinin hastalanması halinde, diğerinde de aynı hastalığın vücud bulduğu bir gerçektir. 42. İslamiyet kadına, evinin işlerini idare etmek, kocasına ve çocuğuna huzurlu bir aile ortamı hazırlamak ve çocuklarını terbiye etmekle mükellef bir varlık nazarı ile bakar. 43. "Şüphesiz, sevgi temelleri üzerine kurulan çok az aile vardır. Ancak insanlar, mevcud evliliklerini, İslami kaygılarla ve çeşitli hesaplardan dolayı, beraberliklerini sürdürüyorlar." (Hz.Ömer r.a.)
Abdullah BÜYÜK | |
| | | A?DMİN (AdMİn)
Mesaj Sayısı : 1151 Yaş : 29 Nerden : KoCaElİ Personalized field : GÜÇ : TECRÜBE : REP : SEVİYE : YILDIZ : TAKIMIM : Kayıt tarihi : 09/04/08
Kişi sayfası BURAYA: SERKAN
| Konu: Geri: Aile (Bütün Yönleri ile) Paz Nis. 13, 2008 1:21 pm | |
| Paylaşma Ahlakının Hukuksal Ve Ahlaksal Boyutu
Paylaşmak, müslüman insanın en güzel vasıflarından biridir. O güzel insan, ekmeğini, sevgisini, acıyı ve tatlıyı, bağını ve bahçesini, yetenek ve özelliklerini kardeşiyle paylaşır. Müslüman, alan el değil, veren el olarak nitelendirilmiştir. Paylaşmak aşktan, muhabbetten, sevgiden kaynaklanır. Paylaşmak ihtiyaçtan kaynaklanmaz. Paylaşmak alanların değil, verenlerin işidir. Rabbimizin biz kullarına lütfettiği her türlü nimetleri, Allah'ın bizlere emanetidir. O nimetleri sadece kendisi için kullananlar, paylaşma vasfını kaybehniş kimselerdir. Böyle egoistleri, bencilleri ve menfaatçileri Rabbimiz sevmez. Eğer bir müslüman insan: "Benim başarım ve saadetim, herkesin başarısı ve saadeti ile birleşirse işte o zaman geçerli olur." diyebiliyorsa, o insan paylaşan insan demektir. Paylaşan insanlar, seven insanlardır. Seven insan ise, kendisinden taşan, kendi hesabını bir kenara koyan, başkalarının sevinç ve acılarını paylaşan, kendisini onlar için sorumlu sayan kimsedir. Paylaşan insan, birden fazla hayatı yaşayan kimsedir. Birden fazla yaşadığı hayat, karşısındakinin, toplumun yaşadığı hayattır. Böyle özelliklere sahip olan insanlar için Kur'an-ı Kerim "Tek başına bir ümmet" (Nahl, 120) tabirini kullanır. Paylaşan insanlar, Allah'ın tüm kullarını aynı şekilde seven ve sayan insanlardır. Bir insan kendi anlayışına, kendi cemaatine, grubuna mensup olanlara iyi davranıyor ve diğerlerine aynı fedakarlığı yapmıyorsa, o insan bir ölçüde menfaat ve hesap peşinde olan bir insandır. Paylaşan insanlar gelmeyi değil, gitmeyi öne alan insanlardır. Netice olarak paylaşan insanlar, muhatabının fikir ve düşüncelerini, imkanlarını, gelir ve giderlerini, sıkıntı ve sevinçlerini, üzüntü ve ızdırabı, arabaları, develeri, at ve merkepleri, kâr ve zararları, başarı ve mağlubiyetleri paylaşan insan demektir. Bu insan tüm insanlara böyle davranırsa, nikahlı hanımına nasıl davranır? Şimdi ona bakalım.
Müslüman koca öncelikle şöyle düşünür: Allah'ın, nikah akdi ve ahdi ile bana bahşettiği hanımım hamileliği, dünyaya gelişi, çocukluğu, kızlık dönemi, evliliği, nişanı, mehri, anneliği, nafakası itibari ile Allah'ın bana bir emanetidir. O da tıpkı benim gibi bir insandır. Nikahı kıyılarak tercihini bana yapmış olması, onu hizmetleme akdi ile nikah kıyılmamıştır. O farz görevleriyle Allah'a, nafile dünyası ile bana muhataptır. Allahü Teala hikmeti gereği, aileyi mutlu etsin, çalışıp çabalasın ve ailenin nafakasını temin etsin, toplumu düşmandan korusun diye, erkeği vücut bakımından daha üstün yaratmıştır. Çocukları yetiştirsin, güzel huyuyla, şefkatiyle, aileyi huzur ve sükun ile doldursun diye hissiyatta kadınlara üstünlük vermiştir. Ona anne olma imkanını vermiş ve cennet üstü bir varlık olarak anlatmıştır. Allah'ın ayetlerinden bir ayet olan ailede, kadının değişmeyen rolleri vardır. Bunlar: Hamile olmak, doğum yapmak, çocuk emzirmek ve çocukları terbiye etmektir. Bu rolleri sistematik olarak ele alırsak, İslam kadına şöyle der: 1. Sen, evinin işlerini çok güzel bir şekilde idare edeceksin, 2. Kocana ve çocuklarına huzurlu bir aile ortamı hazırlayacaksın, 3. Çocuklarını en güzel bir şekilde eğiteceksin. Paylaşma ahlakında anne sevginin, baba ise otoritenin temsilcisidir. Baba evin reisi olup, patronu değildir. karı ile koca arasındaki ilişki bir ortaklıktır. Her ortak birbirinin iyiliği için çalışmalıdır. Ancak, erkek ve kadının yüklendiği roller, günün şartlarına göre gözden geçirilir, ihtiyaç duyulduğunda birbirinin sahalarına girebilirler. Demek ki, ailede sorumluluk eşit, ancak roller farklıdır. Peygamberimiz, evin iç görevlerini Hz.Fatıma'ya, dış görevlerini İSe Hz.Alİ'ye verdi (İmam Kasani, Bedaius-Senai, 4/192; İbniAbidin, ReddülMuhtar, 7/299-300; timi Kayyim, Zadül-Mead, 5/187) Hz.Fatıma, ev hizmetleri sebebiyle çektiği sıkıntıları babasına götürür, kendisine yardım edecek bir hizmetçi ister. Hz.Peygamber (s.a.v.), buna razı olmaz ve kendisine kolaylık temin etsin diye bir dua öğretir (33'er defa sübhanallah, elhamdülillah ve Allahü Ekber) (Seyid Sabık, Fıkhus-Sünne, 3/51). Ev işlerini yapmak kadının görevi olmasaydı, kocanın hanımına bir hizmetçi tutması emredilirdi. Günümüzde ev işlerini teknolojik aletlere yaptırtan ev hanımı, bu aletlerin iki üç hizmetçiye eşit olduğunu düşünmeli ve bu teknolojik hizmetleri eve alan kocasına teşekkür etmelidir. İmam Birgivi, Tarikatı Muhammediye isimli eserinin 478. sa-hifesinde der ki: "Evinin iç hizmetlerini yapmak diyaneten kadına vaciptir." Mesela, ekmek pişirmek, bulaşık ve çamaşır yıkamak, yemek hazırlamak gibi. Bunlan ve benzerlerini yapmıyacak olursa günahkar olur, ancak hukuken zorlanamaz. Buna rağmen, ev işlerinde har----- yardıma olan erkeğin umre sevabını alacağını Peygamberimiz haber vermiştir. Son zamanlarda, kadınların "Ben mecbur değilim" diyerek ev içi hizmetlerine karşı verdiği direnç ne yazık ki, yüzlerce ailenin dağılmasına sebep olmuş ve bir hiç uğruna ailenin vardığı yer, mahkeme salonları olmuştur. Halbuki ev hanımı, ev içi hizmetlerim severek ve içtenlikle yapar. Çünkü onun ruh dünyası, fıtrat güzelliği, psikolojik yapısı ev içi hizmetlerine müsait olarak yaratılmıştır. Bu dengeyi feministlerin ekmeğine yağ sürercesine bozmak, aklı başında olan bir kadının yapacağı iş değildir.
Abdullah BÜYÜK | |
| | | A?DMİN (AdMİn)
Mesaj Sayısı : 1151 Yaş : 29 Nerden : KoCaElİ Personalized field : GÜÇ : TECRÜBE : REP : SEVİYE : YILDIZ : TAKIMIM : Kayıt tarihi : 09/04/08
Kişi sayfası BURAYA: SERKAN
| Konu: Geri: Aile (Bütün Yönleri ile) Paz Nis. 13, 2008 1:21 pm | |
| Ailenin 24 Saatinin Akış Seyri
1- Sabahın seherinde müşterek olarak teheccüde kalkmak (Müzzemmil suresi), 2- Sabah namazına hazırlık ve cemaatle namaz kılmak, 3- Günün akış seyri ile alakalı müşterek isteklerin tesbiti, 4- İbadet yapmaya güç katmak için sabah kahvaltısı yapmak (üç hak), 5- İç ve dış hizmetlerin taksimine saygılı olarak göreve başlamak, 6- Alış-verişte zaman israfını önlemek için programlı hareket etmek, 7- Ev hanımının dinini öğrenmesine yönelik çalışma yapmak, 8- Kadının anne ve babasını ziyaret etmesini, kocasının desteklemesi, 9- Çocukların okuluna giderek, eğitim çarkının nasıl döndüğünü takip, 10- Hasta ziyareti, cenaze taziyeleri ve kabir ziyaretlerini icra etmek, 11- İmkanlar nisbetinde İslami hizmetlere iştirak etmek, 12- Sohbet halkalarına (İlim ve zikir meclislerine) katılmak. 13- Kimsesiz ve yoksullara karşı infakta bulunmak, 14- Öğrendiklerimizi öğretmek için diyalog içerisinde olmak, 15- Ailecek camiye gidip, cemaatle de namaz kılmak, 16- Fiziki yorgunluğu atmak için, hafif yollu gezinti yapmak, 17- Günlük haber ve olayları takip etmek, Fıkhın içerisinde olmak, 18- Ulaşamadığımız kimselere, mektup vs. aracılığı ile tebliğdi olmak, 19- Aile içinde hasta olanlar varsa; doktor, ilaç teminine gitmek, 20- Evdeki kitaplığı gözden geçirip, eserleri tasnif ve tanzim etmek, 21- Ailecek müşterek bir eserin okunmasını temin etmek, 22- Vakıa, Secde, Duhan, Mülk surelerini okuyarak yatak odasına geçmek, 23- Karı-kocanın her türlü ihtiyaçlarını temin cihetine gitmek, 24- Evde ecza dolabı bulundurmak, ilaçların kullanımını öğrenmek, 25- Çocuklar için eğitime yönelik oyuncakları, zeka oyunlarını organize etmek, 26- Çocukların ders çalışmalarını takip etmek, 27- Evde uygulamalı abdest almak, namaz kılmak, öğretici olmak, 28- Sesli olarak tüm aile fertlerine Kur'an tilavetinde bulunmak, 29- Günün sonunda, yaşanılan gün için gündem oluşturmak, 30- Ziyaretlerine gidemediğimiz aileleri gündeme almak, 31- Farklı cemaat ve cemiyetleri müşterek olarak ziyarete gitmek, 32- Çocuklarımız ile cami imamlarını tanıştırmak, 33- Hediyeleşmeyi prensip haline getirmek, 34- Çocuklara para harcama ahlak ve kültürünü kazandırmak, 35- Yemek yeme, toplu taşıt ve toplu konut adab ve kültürünü vermek, 36- Özel gün ve geceler ile alakalı sözlü ve fiili mesajlar vermek, 37- Aile fertlerini senede bir defa sıhhi kontrolden geçirmek, 38- Yiyeceğimiz besinler ile alakalı bilgi sahibi olmak, 39- Ailecek bazen sesli zikir yapmak, 40- Müslüman gibi yaşamak, yaşatmak ve ölmeyi hedeflemek.
* BAZI ÖNEMLİ KONULAR 1- Hiçbir insan sıkıntıyı tek başına gideremez. 2- Derdini döken, konuşan insan rahatlar. 3- İnsan konuşarak zihinsel yapısını dinlendirebilir. 4- Tüm derdi, sıkıntısı kocası olan kadın, kendisine şu soruyu sorsun. (Kocam ölseydi ne yapardım?) Görecektir ki; Bu sorudan sonra kadın kocasının iyi taraflarını, iyi yönlerini hatırlayacaktır. Kocası ölen her kadın kötülükleri değil, beyinin iyiliklerini konuşur. Büyük çoğunluk böyle yapar. 5- Bir kağıda üzüntülerinizi ve sevinçlerinizi yazın. Beğendiğiniz şiirleri, fıkraları, duaları, atasözlerini yazın. Üzerinize sıkıntı çöktüğünde o kağıdı alın ve okuyun. Bunun neticesi rahatlamaktır. 6- Günlük işlerini belli bir programa koyan insan, hem ev işlerinden yorulmaz, bıkmaz ve hem de kocası için süslenme zamanı bulur. 7- Günün bazı vakitlerinde istirahat etmek; sert bir yere sırt üstü yatıp musiki, ney, su, bülbül sesi dinleyin. Dinlenirsiniz. 8- Derin nefes alınır, nefes tutulur ve bırakılır. Bu hareket yüzlerdeki oluşan kırışıklıklardan, eklem romatizmasına kadar fayda sağlamaktadır. 9- İnsan tepeden tırnağa kaslarını gerer sonra gevşetir. Baş, sağa sola çevrilir ve serbest bırakırsa, müthiş şekilde rahatlar. 10- Fiziksel ve bedensel dünyamızın dinlenmesi, rahata ermesinin yanında ruhumuzun dinlenmesi için, Kur'an okumalıyız: "Rabbim bana ne buyuruyor?" inana ile Kur'an okumalıyız.
Abdullah BÜYÜK | |
| | | | Aile (Bütün Yönleri ile) | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|