ATATÜRK VE TÜRK TİYATROSU
******'e göre; "Sanat güzelliğin
ifadesidir. Bu ifade sözle olursa şiir, nağme ile olursa musiki, resim
ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa
mimarlık olur."
Millet hayatında sanatın değerini takdir eden ******; "Bir millet
sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz." "Bir
millet sanata ehemmiyet vermedikçe büyük bir felakete mahkûmdur"
diyerek sanatın önemini, millet hayatındaki rolünü açıklamıştır.
******, millet hayatında sanatın yerini ve değerini belirtmekle
beraber, onun korunmasını ve gelişmesini de sağlamıştır. ******, her
şeyden önce, sanatçılara sanatçı ruhuyla elini uzatmıştır: "Sanatkâr,
toplumda uzun uğraş ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk hisseden
insandır."
Güzel sanatlar alanında Cumhuriyet döneminin ilk 15 yılında devrim
sayılabilecek çalışmalar yapılmıştır. "Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli
kültürdür" diyen ******, güzel sanatlar alanındaki çalışmaları bizzat
yönlendirmiş, başarılı sanatçıları ödüllendirmiştir.
Çok sesli Batı müziğinin ülkemizde yaygınlaştırılması temel ilke olarak
benimsenirken, geleneksel Türk Müziği türlerinin derleme, araştırma ve
geliştirilmesine önem verildi. 1924 yılı Eylülünde Ankara'da Musiki
Muallim Mektebi (Müzik Öğretmen Okulu) açıldı. 1936 yılında Ankara
Devlet Konservatuarı'nın açılmasıyla bu okul Gazi Eğitim Enstitüsü
müzik bölümüne dönüştürüldü. Ankara Devlet Konservatuarı, Türkiye'nin
ihtiyaç duyduğu müzik, tiyatro, opera, bale sanatçılarını yetiştirmeye
başladı. "Türk Beşleri" olarak tanınan sanatçılar ilk sonat, senfoni,
konçerto ve operalarını yazdılar. 1934 yılında ilk Türk operası olan
Ahmet Adnan Saygun'un Öz Soy ve Taşbebek operaları, Ankara Halkevi'nde
temsil edildi. Darülelhan'ın (İstanbul Belediye Konservatuarı) öğretim
programı yeniden düzenlendi. Türk müziği derslerinin yanında Batı
müziği derslerine de yer verildi.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın temeli olan İstanbul'daki
Muzıka-i Hümayun Mart 1924'te Ankara'ya getirildi. Riyaset-i Cumhur
Musiki Heyeti adını aldı. 1933'te bando bölümü orkestradan ayrıldı.
Orkestranın şefliğini 1935 yılına kadar Zeki Üngör ve Ahmet Adnan
Saygun yaptı. 1935'te Alman Ernst Praetorius şefliğe getirildi. Bu
şefin yönetiminde orkestra büyük gelişme gösterdi.
Cumhuriyet ilan edildiğinde İstanbul'da Dar üln Bedayi ve bazı özel
tiyatrolar faaliyet halindeydi. Dar ül Bedayi, 1931'de İstanbul
Belediyesi'ne bağlandı. 1934'te ise adı "İstanbul Şehir Tiyatroları"
oldu. Tiyatro ve operetleriyle büyük ilgi çekiyordu. Tiyatro sanatının
yurda yayılmasında Halkevlerinin büyük hizmetleri görüldü. Ankara
Halkevi sahnesinde Akın (1932), Çoban (1932), Mavi Yıldırım (1932)
oyunlarının ilk temsillerinde ****** de hazır bulundu. Ankara Devlet
Konservatuarı Tatbikat Sahnesi'nde gerçek anlamda ilk oyunların
temsilinden sonra Ankara'da Devlet Tiyatrolarının kuruluşuna giden yol
açıldı.
****** dönemi Türkiye'sinde plastik sanatlarda da büyük gelişme
gözlendi. 1924'ten itibaren Sanayi-i Nefise Mektebi Ali'si mezunları
Avrupa'ya gönderildi. Cevat Dereli, Mahmut Cuda, Refik Epikman,
Muhittin Sebati, Şeref Akdik ve Ali Karsan ilk gönderilen
sanatçılardandı. Sanayi-i Nefise Mektebi Alisi 1928'de Güzel Sanatlar
Akademisi adını aldı. 1932-1933 öğretim yılında Gazi Eğitim Enstitüsü
Resim-İş Bölümü açıldı. ******, anıt ve heykel yapımına önem vererek,
Cumhuriyetin heykeltıraş kuşağının yetiştirilmesini destekledi.
1924 yılından itibaren resim ve heykel sergileri açılmaya başladı.
Halkevleri Resim ve Heykel Sergileri (1936-1938), Ankara Halkevleri
Birleşik Resim Heykel Sergileri (1937-1938) önemli sergilerdir. ******
tarafından 20 Eylül 1937'de açılan Resim ve Heykel Müzesi bu alandaki
çalışmalara verilen önemin son halkasıdır.
Sinema da Cumhuriyet döneminde büyük gelişme göstermiştir. Muhsin
Ertuğrul tiyatroda olduğu gibi sinema sanatının gelişmesinde de görev
almıştır. Sinema salonlarının sayısı artmış, uzun metrajlı ve konulu
filmler çekilmiştir.