Bir kral halkı için geniş bir yol yaptırmaya karar verdi. Yapımı tamamlanan yolu
halka açmadan önce, bir yarışma düzenlemeye karar verdi. İsteyenin bu yarışmaya
katılabileceğini ilan ettiren kral, yoldan en güzel geçecek kişiyi
belirleyeceğini söyledi.
Yarışma günü, insanlar akın ettiler. Bazıları en güzel arabalarını, bazıları en
güzel elbiselerini getirmişti: Kadınlardan kimileri saçlarını en güzel biçimde
yaptırmıştı, kimi de yanlarında en güzel yiyecekleri getirmişti. Gençlerden
bazıları spor kıyafetler içinde yol boyunca koşmaya hazırlanıyordu.
Nihayet, tüm gün insanlar yoldan geçtiler, fakat yolu kat edip tekrar kralın
yanına döndüklerine hepsi aynı şikayette bulundu: Yolun bir yerinde büyükçe bir
taş ve moloz yığını vardı ve bu moloz yığını yolculuğu zorlaştırıyordu.
Günün sonunda yalnız bir yolcu da bitiş çizgisine yorgun argın ulaştı. Üstü başı
toz toprak içindeydi, ama krala büyük bir saygıyla yönelerek elindeki altın
kesesini uzattı:
'Yolculuğum sırasında, yolu tıkayan taş ve moloz yığınını kaldırmak için
durmuştum. Bu altın kesesini onun altında buldum. Bu altınlar size ait olmalı.'
Kral gülümseyerek cevap verdi:
'O altınlar sana ait delikanlı.'
'Hayır, benim değil. Benim hiçbir zaman o kadar çok param olmadı.'
'Evet' dedi kral. 'Bu altınları sen kazandın, zira yarışmanın galibi sensin.
Yoldan en güzel geçen kişi sensin. Çünkü, yoldan en güzel geçen kişi, ardından
gelenler için yoldaki engelleri kaldıran kişidir.'
Murat Çiftkaya İlham Öyküleri