SAVAŞÇILARIn MekaNı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

BAYRAKLARI_BAYRAK_YAPAN_ÜSTÜNDEKİ_KANDIR___VATAN_EGER_UGRUNA_ÖLEN_VARSA_VATANDIR...
 
AnasayfaKapıGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Doğumu

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
A?DMİN
(AdMİn)
(AdMİn)
A?DMİN


Erkek
Mesaj Sayısı : 1151
Yaş : 29
Nerden : KoCaElİ
Personalized field : Doğumu Administrator
GÜÇ :
Doğumu Left_bar_bleue200 / 100200 / 100Doğumu Right_bar_bleue

TECRÜBE :
Doğumu Left_bar_bleue200 / 100200 / 100Doğumu Right_bar_bleue

REP :
Doğumu Left_bar_bleue200 / 100200 / 100Doğumu Right_bar_bleue

SEVİYE :
Doğumu Left_bar_bleue300 / 100300 / 100Doğumu Right_bar_bleue

YILDIZ :
Doğumu Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Doğumu Right_bar_bleue

TAKIMIM : Doğumu Galatasaray
Kayıt tarihi : 09/04/08

Kişi sayfası
BURAYA: SERKAN

Doğumu Empty
MesajKonu: Doğumu   Doğumu Icon_minitimeCuma Mayıs 02, 2008 7:49 am

Muhammed aleyhisselâm Hicret�ten 53 sene evvel Rebîulevvel ayının on
ikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı Mekke�nin Haşimoğulları
mahallesinde, Safâ Tepesi yakınında bir evde doğdu. Bu gün, Mîlâdî 571
yılına ve Nisan ayının yirmisine rastlamaktadır. O gün henüz güneş
doğmadan âlem nûr ile doldu. Âdem aleyhisselâmdan beri babadan evlâda
intikal edegelen nûr asıl sâhibine ulaştı.

O�nun doğumunu annesi
hazret-i Âmine şöyle anlatıyor: �Doğum ânı geldiğinde heybetli bir ses
işittim. Ürpermeye başladım. Sonra beyaz bir kuş gördüm, gelip kanadı
ile beni sığadı. O andan sonra bendeki korku ve ürpertiden eser
kalmadı. Yanımda süt gibi beyaz bir kâse şerbet gördüm. O şerbeti bana
verdiler. O anda çok susamış idim. Verilen şerbeti içtim. Baldan tatlı
ve soğuk idi. İçer içmez susuzluğum gitti. Sonra büyük bir nûr gördüm,
Evim o kadar nûrlandı ki, o nûrdan başka bir şey görmüyordum. O sırada
çok hâtun gördüm. Boyları uzun, yüzleri güneş gibi parlıyordu. Etrafımı
sarıp, bana hizmet eden bu hâtunlar, Abdü Menâf kabîlesinin kızlarına
benzerlerdi. Yine o sırada beyaz, uzun ve gökten yere uzanmış ipek bir
kumaş gördüm. Dediler ki: O�nu insanların gözünden örtün. O anda bir
grup kuş peydâ oldu. Ağızları zümrütten, kanatları yâkuttandı. Gümüş
ibrikler tutarak havada duruyorlardı. Bana korku gelip terlemiştim, ter
damlalarından misk kokusu yayılıyordu. O halde iken gözümden perdeyi
kaldırdılar. Doğudan batıya kadar bütün yeryüzünü gördüm. Üç alem
(bayrak) dikildi. Onların biri meşrik (doğu), biri mağrip (batı) biri
de Kâbe�nin üstünde idi. Etrafımda çok sayıda melekler toplandı.
Muhammed doğar doğmaz, mübârek başını secdeye koydu ve şehâdet
parmağını kaldırdı. O anda gökten bir parça beyaz bulut indi. O�nu
kapladı. Bir ses işittim; �Onu mağripden meşrıka kadar her yerde
gezdirin. Tâ ki cümle âlem onu, ismiyle, cismiyle ve sıfatıyla
görsünler.� diyordu. Sonra o bulut gözden kayboldu ve Muhammed�i bir
beyaz yünlü kumaş içinde sarılı gördüm. Yine o sırada yüzleri güneş
gibi parlayan üç kişi gördüm. Birinin elinde gümüşten bir ibrik,
birinin elinde zümrütten bir leğen, birinin elinde de bir ipek vardı.
İbrikten sanki misk damlıyordu. Muhammed�i o leğenin içine koydular.
Mübarek başını ve ayağını yıkadılar ve ipeğe sardılar. Sonra mübârek
başına güzel koku sürüp, mübârek gözlerine sürme çektiler ve gözden
kayboldular.�

Muhammed aleyhisselâmın doğduğu sırada hazret-i
Âmine�nin yanında Abdurrahman bin Avf�ın annesi Şifâ Hâtun, Osman bin
Ebü�l-Âs�ın annesi Fâtımâ Hâtun ve Peygamberimizin halası Safiyye Hâtun
vardı. Bunlar da gördükleri nûru ve diğer hâdiseleri haber verdiler.
Şifâ Hâtun şöyle anlatıyor: �Ben, o gece Âmine�nin yanında idim.
Muhammed aleyhisselâmın doğar doğmaz duâ ve niyâz ettiğini işittim.
Gâibden; �Yerhamüke Rabbüke� diye söylendi. Sonra bir nûr çıkıp o kadar
ışık verdi ki, doğudan batıya kadar her yer göründü...� Bundan başka
birçok hâdiseye şâhit olan Şifâ Hâtun; �Ne zaman ki, O�na peygamberlik
verildi; hiç tereddüt etmeden ilk îmân edenlerden biri de ben oldum.�
dedi.

Safiyye Hâtun da şöyle anlatmıştır: �Muhammed aleyhisselâm
doğduğu sırada her tarafı bir nûr kapladı. Doğar doğmaz secde etti,
mübârek başını kaldırıp açık bir dille �Lâ ilâhe illallah, innî resûlullah� dedi.
O�nu yıkamak istediğimde, biz O�nu yıkanmış olarak gönderdik.� denildi.
O sünnet olmuş ve göbeği kesilmiş görüldü. O�nu kundağa sarmak
istediğimde sırtında bir mühür gördüm, mühürün üzerinde (Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah) yazılı idi. Doğar doğmaz secde ettiği sırada hafif sesle bir şeyler söylüyordu, kulağımı mübârek ağzına yaklaştırdım; �Ümmetî, Ümmetî� (Ümmetim, ümmetim) diyordu...�

Resûl-i
ekrem efendimizin doğduğunu dedesi Abdülmuttalib�e Kâbe�de Allah�a
yalvarıp duâ etmekteyken müjdelediler. Abdülmuttalib bu müjdeyi alınca
çok sevinip O�nu görmeye giti ve; �Bu oğlumun şânı, şerefi çok yüce
olacaktır� dedi. Sonra da O�nun doğumunu kutlamak için doğumun yedinci
gününde Mekke halkına üç gün ziyâfet verdi. Ayrıca şehrin her
mahallesinde develer keserek insan ve hayvanların istifâde etmesi için
bıraktı. Ziyâfet sırasında çocuğa hangi ismi koydun diyenlere Muhammed ismini
verdim dedi. Neden atalarından birinin ismini vermedin diyenlere;
�Allah�ın ve insanların O�nu medh etmelerini, övmelerini istediğim
için.� cevabını verdi. Annesi de Ahmed ismini koydu.

Muhammed aleyhisselâm doğduğu sırada ve doğduktan sonra pekçok hâdise meydana geldi.

Muhammed
aleyhisselâmın dünyâya geldiği gece bir yıldız doğdu. Bunu gören Yahûdî
bilginleri Muhammed aleyhisselâmın doğduğunu anladılar. Eshâb-ı
kirâmdan Hassân bin Sâbit anlatır: �Ben sekiz yaşında idim. Bir sabah
vakti Yahûdînin biri, hey Yahûdîler! diye çığlık atarak koşuyordu.
Yahûdîler ne var, ne yırtınıyorsun diyerek yanına toplanınca şöyle
söyledi: �Haberiniz olsun Ahmed�in yıldızı bu gece doğdu! Ahmed bu gece
dünyâya geldi...�

Muhammed aleyhisselâm doğduğu gece Kâbe�deki
putlar yüz üstü yere yıkıldı. Urvetübni Zübeyr rivâyet eder: �Kureyşten
bir cemâatin bir putu vardı. Yılda bir defâ onu tavâf ederler, develer
kesip şarap içerlerdi. Yine öyle bir günde putun yanına vardıklarında
onu yüzüstü yere yıkılmış buldular. Kaldırdılar, yine kapandı. Bu hal
üç defâ tekrarlandı. Bunun üzerine etrâfına iyice destek verip
diktikleri sırada şöyle bir ses işitildi: �Bir kimse doğdu yer yüzünde
her yer harekete geldi. Ne kadar put varsa hepsi yıkıldı. Kralların
korkudan kalbleri titredi.� Bu hâdise tam Muhammed aleyhisselâmın
doğduğu geceye rastlıyordu.

Medâyin şehrindeki İran Kisrâsının
sarayının on dört kulesi (burcu) yıkıldı. O gece gürültüyle ve dehşetle
uyanan Kisrâ ve halkı yine kendilerinden bâzı ileri gelenlerin
gördükleri korkunç rüyaları tâbir ettirdiklerinde bunun büyük bir şeye
alâmet olduğunu anladılar.

Yine o gece Mecûsîlerin yâni ateşe
tapanların bin yıldan beri yanmakta olan kocaman ateş yığınları âniden
söndü. Ateşin söndüğü târihi not ettiler. Kisrânın sarayından burçların
yıkıldığı geceye isâbet ediyordu.

O zaman insanların mukaddes saydıkları Sâve Gölü de yine o gece bir anda suyu çekilip, kuruyuverdi.

Şam
tarafında bin yıldan beri suyu akmayan ve kurumuş olan Semave Nehrinin
vâdisi de, o gece, su ile dolup taşarak akmaya başladı.

Muhammed
aleyhisselâmın doğduğu geceden îtibâren şeytan artık Kureyş kâhinlerine
vukû bulacak hâdiselerden haber veremez oldu. Kehânet sona erdi...

Muhammed
aleyhisselâmın doğduğu gece ve daha sonra o zamâna kadar görülmemiş bu
hâdiselerden başka pekçok hâdise vukû buldu, bunların hepsi son
Peygamber Muhammed aleyhisselâmın dünyâyı teşrif ettiğine işâret
olmuştur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://supermekan.yetkinforum.com
 
Doğumu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SAVAŞÇILARIn MekaNı :: DİNİ BÖLÜM :: HZ.MUHAMMED-
Buraya geçin: