SAVAŞÇILARIn MekaNı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

BAYRAKLARI_BAYRAK_YAPAN_ÜSTÜNDEKİ_KANDIR___VATAN_EGER_UGRUNA_ÖLEN_VARSA_VATANDIR...
 
AnasayfaKapıGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Medîne devri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
A?DMİN
(AdMİn)
(AdMİn)
A?DMİN


Erkek
Mesaj Sayısı : 1151
Yaş : 29
Nerden : KoCaElİ
Personalized field : Medîne devri Administrator
GÜÇ :
Medîne devri Left_bar_bleue200 / 100200 / 100Medîne devri Right_bar_bleue

TECRÜBE :
Medîne devri Left_bar_bleue200 / 100200 / 100Medîne devri Right_bar_bleue

REP :
Medîne devri Left_bar_bleue200 / 100200 / 100Medîne devri Right_bar_bleue

SEVİYE :
Medîne devri Left_bar_bleue300 / 100300 / 100Medîne devri Right_bar_bleue

YILDIZ :
Medîne devri Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Medîne devri Right_bar_bleue

TAKIMIM : Medîne devri Galatasaray
Kayıt tarihi : 09/04/08

Kişi sayfası
BURAYA: SERKAN

Medîne devri Empty
MesajKonu: Medîne devri   Medîne devri Icon_minitimeCuma Mayıs 02, 2008 7:52 am

Muhammed aleyhisselâmın ve Eshâb-ı kirâmın Medîne�ye hicretiyle
Müslümanlar için yeni bir devir başlamış oldu. Resûlullah efendimizin
Mekke�den Medîne�ye hicret etmekte olduğu işitilince, hâdise Medîne�de
büyük bir sevinçle karşılandı. Müslümanlar onu karşılamak için yollara
düştüler. Sevgili Peygamberimiz Kubâ�ya gelince orada ilk mescidi
yaptırdı. Kubâ�da 10 gün kaldıktan sonra Medîne�ye hareket ettiler.
Cumâ günü Rânuna Vâdisinden geçerken öğle olmuştu. Peygamberimiz cumâ
namazının farz olduğunu bildirdi ve orada ilk cumâ namazını kıldırdı.
Medîne�ye varınca görülmemiş bir sevgi ve tezâhüratla karşılandı.

Bu
sırada Medîne�de Yemen�den gelip yerleşmiş olan Evs ve Hazrec
kabîleleri ve Benî Kaynuka, Benî Nâdir, Benî Kureyzâ adında üç Yahûdî
kabîlesi bulunuyordu. Mekkeli Müslümanların gelip Medîne�de bulunan
Müslümanlarla her bakımdan yardımlaşmak üzere kardeşlik kurmaları ile
Medîne�nin havası değişmişti.

İlk zamanlarda, Medîne�de bir
mescid olmadığı için Sevgili Peygamberimizin bulunduğu her yerde
cemâatle namaz kılınıyordu. Daha sonra Resûlullah efendimizin Medîne�ye
ilk geldikleri gün devesinin çöktüğü arsa satın alınarak oraya bir
mescid inşâ edildi. Resûlullah için de, bu mescide bitişik odalar
yapıldı.

Peygamber efendimiz kalmakta olduğu, Eshâb-ı kirâmdan
Ebû Eyyûb-i Ensârî Hâlid bin Zeyd�in evinden mescidin bitişiğinde
yapılan bu odalara taşındı. Ayrıca mallarını, mülklerini Mekke�de
bırakarak hicret eden Müslümanlarla Medîneli Müslümanlar arasında
kardeşlik kurdu. Her Medîneli Müslüman, Mekke�den gelen Müslümanlardan
birini evine aldı, malına ortak etti. Evi, âilesi olmayan yetmişten
fazla fakir Müslüman da mescidin avlusunda yapılan sofada ikâmet
ettiler, bütün ihtiyaçları burada karşılandı. Bunlara �Eshâb-ı Suffe�
denildi. BunlarPeygamber efendimizin yanından ayrılmaz, söylediklerini
ezberler, İslâmiyeti iyice öğrenirlerdi. Medîne dışındaki yerlere
İslâmiyeti öğretmek üzere bunlardan öğretici muallimler gönderilirdi.

Hicretin
birinci yılında Medîne�de mescid yapıldıktan sonra günde beş vakit ezân
okunmaya başlandı. Yine bu sene Peygamber efendimiz hazret-i Ebû
Bekr�in kızı hazret-i Âişe ile evlendi.

Her sene hac mevsiminde
çevreden Kâbe�deki putlara tapmak için gelen Arap kabîlelerinden kazanç
sağlayan müşrikler bu kazancın ellerinden kaçması endişesine
kapıldılar. Ayrıca Mekkeli müşriklerin Şam ticâret yolu da Medîne
yakınından geçiyordu. Müslümanların bu yolu da kapamasından korkan
müşrikler, yeni çâreler arıyorlardı.

Hicretten sonra Medîne�de
birleşen Müslümanların karşısında; Mekkeli müşrikler, Medîne�de ve
çevresinde bulunan Yahûdîler ve münâfıklar olmak üzere üç çeşit
düşmanları vardı. Bu bakımdan tehlike daha çok artmıştı. Böylesine
mühim ve tehlikeli bir durum karşısında Peygamber efendimiz tarafından
yeni tedbirler alındı. Medîne�de bulunan Evs ve Hazrec kabîleleri
arasındaki anlaşmazlıkları düzeltip, onları birbirine dost yaptı.
Yahûdî kabîleleriyle de bir antlaşma yapıldı. Bu antlaşmaya göre;
Yahûdîler kendi dinlerinde serbest kalacak, ancak Medîne�ye dışardan
yapılacak her türlü düşman saldırısına karşı Müslümanlarla birlikte
vatanlarını müdâfaa edeceklerdi. Yahûdîlerle Müslümanlar arasında bir
anlaşmazlık çıkarsa, Resûlullah�ın hakemliğini kabul edeceklerdi.
Bundan başka Mekke civârındaki diğer kabîlelerle de sulh antlaşması
yapıldı. Mekkelilerin Şam ticâret yolu kapatıldı. Medîne�de bulunan
Müslümanların ilk nüfus sayımı yapıldı. Bin beş yüz civârında bulunan
Müslümanlar için nüfus defteri tutuldu.

Sevgili Peygamberimiz
Medîne�nin âsâyişini korumak, düşmanların durumunu kontrol etmek için
de devriyeler tertipledi. Muhtemel düşman saldırılarına karşı nöbet
tutuluyordu. Hazret-i Hamza�nın, hazret-i Ubeyde ibni Hâris�in ve
hazret-i Sa�d bin Ebî Vakkâs�ın komutasında olmak üzere, beş ve dört
yüz kişi arasında değişen üç seriyye hazırlanmıştı. Hicretin ikinci
yılında cihâda, düşmanla harbe izin verildi. Önce yalnız müdâfaa etmek
sûretiyle izin verilmesi üzerine ilk gazâlar yapılmaya başlandı. Medîne
devrinde yapılan gazâların sayısı yirmidir. Seriyyeler ise daha
fazladır. Cihâda izin verilmesi Kur�ân-ı kerîm�de Hicr sûresi
39-41. âyetlerinde, Hac sûresi 39. âyetinde, Bakara sûresi 190, 192 ve
193. âyetlerinde bildirilmektedir. Hicretin ikinci yılı olaylarından
bir diğer önemli hâdise de, daha önce Kudüs�e karşı namaz
kılınmaktayken Allahü teâlânın Kâbe�ye yönelerek namaz kılmayı
emretmesiyle kıblenin değişmesidir.

Kıblenin Kâbe olmasından
bir ay ve hicretten 18 ay sonra Şâban ayının onuncu günü Bedir
Gazâsından bir ay önce oruç farz oldu. Yine bu sene Ramazan ayında
terâvih namazı kılınmaya başlandı ve sadaka-yı fıtr vermek vâcib oldu.
Hicretin ikinci senesinde Ramazan ayında zekât vermek de farz oldu.
Hicretin ikinci yılında zilhicce ayında da Kurbân kesmek ve bayram
namazı kılmak vâcib oldu.

Muhammed aleyhisselâm Medîne�ye hicret
ettikten sonra, Medîne�de bütün işleri ve münâsebetleri tertibe koyup
Müslümanları güçlü bir duruma getirdi. Böylece İslâmiyet her geçen gün
yayılıyor ve Müslümanlar git-gide kuvvetleniyordu. Hicretin ikinci
yılında Mekkeli müşrikler, her âileden sermâye alıp bir kervanı Şam�a
gönderdiler. Başlarında Ebû Süfyân vardı. Kervan, mallarını sattıktan
sonra kâr ile silah satın aldı. Peygamber efendimiz silahların Mekkeli
müşriklerin eline geçmesini önlemek için üç yüz on üç Eshâb-ı kirâm ile
kervanın yolunu kesmek için Medîne�den çıktı. Kervan başka yoldan
Mekke�ye giderken Mekkeli müşrikler de bin kişilik bir ordu hazırlayıp
gönderdiler. Medîne dışında Bedir denilen yerde iki ordu karşılaştı ve
Bedir Savaşı yapıldı. Bu savaşta Müslümanların sayısı 313 kişiydi.
Müşriklerle yapılan bu ilk savaşta Müslümanlar ilk parlak zaferi
kazandılar. Başta Ebû Cehil olmak üzere müşriklerin ileri gelenleri bu
savaşta öldürüldü. Yine bir kısmı ileri gelenleri olmak üzere 70�i esir
alındı. Peygamber efendimiz bu esirlerin bir kısmını fidye karşılığı,
okuma yazma bilenleri de Medîneli 10 çocuğa okuma yazma öğretmek
şartıyla serbest bıraktı. Bu hâdise Mekke ve Medîne�den birçok kimsenin
Müslüman olmasına sebep oldu.

Bedir Savaşında Müslümanların
gâlip gelmesi, Medîne�deki Yahûdîleri endişelendirdi. Münâfıklarla
birleşen Benî Kaynuka Yahûdîleri, Sevgili Peygamberimizle yaptıkları
vatandaşlık antlaşmasını bozarak harbe karar verdiler. Bunun üzerine
yapılan Benî Kaynuka Gazâsında yenilip teslim olan Yahûdiler Medîne�den
çıkarıldı.

Hicretin üçüncü yılında Sevik Gazvesi, Necd Gazvesi,
Zeyd bin Hârise Seriyyesi, Muhammed bin Mesleme Seriyyesi yapıldı.
Peygamberimiz kızı Ümmü Gülsüm�ü, hazret-i Osman ile evlendirdi.
Hazret-i Ömer�in kızı Hafsa�yı kendi nikâhlarına aldılar. Hazret-i
Ali�nin oğlu, hazret-i Hasan dünyâya geldi. Şevval ayında Uhud Gazvesi
yapıldı. Bedir Savaşında yenilen müşrikler, bir yıl sonra da 3000
kişilik bir kuvvetle Medîne üzerine yürüdüler. Peygamberimiz
müşriklerin bu saldırısına karşı 1000 kişilik bir ordu ile düşmanı Uhud
Dağında karşıladı. Bir müdâfaa savaşı olan Uhud Savaşında, Sevgili
Peygamberimizin mübârek dişi kırıldı, mübârek yüzü kanadı ve mübârek
dudağı yaralandı. Hazret-i Hamza şehit edildi. Bundan başka Muhâcir ve
Ensar�dan yetmiş sahâbi şehit oldu.

Uhud Savaşından sonra
hicretin dördüncü yılında Benî Nâdir Gazâsı yapıldı. Önceden Peygamber
efendimizle antlaşma yapan Yahûdî kabîlelerinden biri olan Benî Nâdir,
Uhud Savaşından sonra sevgili Peygamberimize sûikast yapmaya kalkışarak
antlaşmayı bozdular. Münâfıkların kendilerini destekleyeceklerini
söylemeleri üzerine de anlaşmayı yenilemeye yanaşmadılar. Bu sebeple
yapılan savaşta Benî Nâdir kabîlesi Medîne�den çıkarıldı. Böylece
Müslümanların Medîne�deki durumu biraz daha kuvvetlendi.

Medîne
civârında bulunan iki kabîle Peygamber efendimize elçi göndererek
kendilerine İslâmiyeti öğretmek üzere muallim (öğretmen) istediler. Bu
istek üzerine Eshâb-ı kirâmdan on kişi gönderildi. Recî� denilen yere
vardıklarında 200 kişilik bir düşman hücûmuna uğrayan bu heyetten 8
kişi şehit oldu. Bu hâdiseye Recî Vak�ası denir. Yine Necid
Şeyhi Ebû Berâ�nın Medîne�ye gelip kendilerini irşâd için muallimler
istemesi üzerine irşâd için, Eshâb-ı kirâmdan 70 kişilik bir heyet
gönderildi. Eshâb-ı Suffadan olan bu irşad heyeti Bir-i Mâûne denilen
yere vardıklarında, Necidliler, verdikleri teminâta rağmen, ihânet
ettiler. Üzerlerine gönderdikleri bir ordu ile bu yetmiş sahabenin
hepsini şehit ettiler. Bu hâdise de Bi�r-i Mâûne Faciası adı ile bilinmektedir.

Şarap
(içki) içmeyi haram kılan âyet-i kerîme de hicretin dördüncü yılında
indi. Peygamberimiz bu yılda Ümmü Seleme ile evlendi. Ümmü Seleme�nin
kocası Uhud Savaşında yaralanmış, sonra da vefât etmişti. Sevgili
Peygamberimiz, ihtiyar ve çocukları olan Ümmü Seleme�yi radıyallahü
anhâ kendisine nikâhlayarak zor durumdan kurtarıp himâyelerine aldılar.

Hicretin
beşinci yılında Hendek Savaşı yapıldı. Müşriklerin Medîne üzerine
yaptıkları üçüncü ve son saldırı olan bu savaşta, Benî Nâdir Yahûdîleri
ve müşriklerin berâberce hazırladıkları on bin kişilik bir ordusu
vardı. Peygamber efendimiz Medîne�nin etrâfına geniş ve derin bir
hendek kazdırıp üç bin kişilik bir ordu ile düşmana karşı durdu. Bir ay
süren kuşatmada Medîne�de bulunan Benî Kureyzâ Yahûdîleri de Peygamber
efendimizle yaptıkları antlaşmayı bozarak Müslümanları arkadan vurmaya
kalkıştı. Netîcede kuvvetli bir fırtınaya ve şiddetli yağmura tutularak
darmadağın olan düşman ordusu perişân bir hâlde paniğe kapılarak
Mekke�ye döndü. Bu hâdise Kur�ân-ı kerîmde Ahzâb sûresi 9. âyetinde meâlen şöyle bildirilmektedir: �Ey
îmân edenler! Allah�ın size olan nîmetlerini hatırlayınız. Hani ordular
saldırmıştı da, biz onların üzerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz
(meleklerden) ordular göndermiştik.� Bu savaştan sonra Sevgili Peygamberimiz; �Artık nöbet sizindir. Bundan sonra Kureyş sizin üzerinize gelmez.� buyurdu.

Şanlı
Peygamberimiz Hendek Savaşından Medîne�ye dönünce Eshâb-ı kirâma,
silâhlarını çıkarmadan, Hendek Savaşı sırasında ihânet ederek
müşriklerle birleşip Müslümanları arkadan vurmak isteyen Benî Kureyzâ
Yahûdîleri üzerine hareket emri verdi. Netîcede teslim olan bu kabîleye
haklarında kendi kitapları Tevrât�ın hükmü uygulandı.

Teyemmüm âyeti ile haccın farz olduğunu bildiren âyet hicretin beşinci yılında nâzil oldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://supermekan.yetkinforum.com
A?DMİN
(AdMİn)
(AdMİn)
A?DMİN


Erkek
Mesaj Sayısı : 1151
Yaş : 29
Nerden : KoCaElİ
Personalized field : Medîne devri Administrator
GÜÇ :
Medîne devri Left_bar_bleue200 / 100200 / 100Medîne devri Right_bar_bleue

TECRÜBE :
Medîne devri Left_bar_bleue200 / 100200 / 100Medîne devri Right_bar_bleue

REP :
Medîne devri Left_bar_bleue200 / 100200 / 100Medîne devri Right_bar_bleue

SEVİYE :
Medîne devri Left_bar_bleue300 / 100300 / 100Medîne devri Right_bar_bleue

YILDIZ :
Medîne devri Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Medîne devri Right_bar_bleue

TAKIMIM : Medîne devri Galatasaray
Kayıt tarihi : 09/04/08

Kişi sayfası
BURAYA: SERKAN

Medîne devri Empty
MesajKonu: Geri: Medîne devri   Medîne devri Icon_minitimeCuma Mayıs 02, 2008 7:53 am

Hicretin altıncı yılında Mekke dışındaki müşriklerleMüreysi Gazâsı
yapıldı. Mekkeli müşriklerin İslâmiyeti resmen bir devlet olarak
tanımak zorunda kaldıkları Hudeybiye Antlaşması da bu yılda yapıldı.
Yine bu yılda Şanlı Peygamberimiz bütün insanlara peygamber olarak
gönderildiğini bildirmek ve İslâmiyeti her tarafa yaymak için Bizans,
İran, Habeş, Mısır, Gassan ve Yemâme hükümdarlarına elçilerle mektuplar
göndererek onları İslâma dâvet etti. Peygamber efendimizin bu dâveti
karşısında Habeş hükümdarı Müslüman oldu. Bizans İmparatoru elçiye iyi
muâmele yaptı. Mısır hâkimi Peygamberimize hediyeler gönderdi. İran
şâhı ve Gassan beyi ise elçilere hakâret ederek sert davrandılar.
Yemâme beyi ise boş ve mânâsız tekliflerde bulundu.

Hicretin
yedinci senesinde, İslâmiyet Arap Yarımadasında süratle yayılmaya
başladı ve düşmanlar oldukça tesirsiz hâle getirildi. Bu yılda vukû
bulan mühim hâdiselerden biri de Hayber�in fethidir. Peygamber
efendimizin Medîne�ye hicret etmesinden sonra Yahûdî kabîleleri ile
antlaşma yapıldı. Fakat bu kabîleler sözlerinde durmadılar. Mekkeli
müşriklerle birleşerek Müslümanlara ihânet ettiler. Bu sebeple de
Medîne�den çıkarıldılar. Bunlardan Benî Nâdir kabîlesi Hayber�e
yerleşmişti. Şanlı Peygamberimiz bin altı yüz kişilik bir ordu ile
Hayber üzerine gitti ve bir hafta süren kuşatmadan sonra Hayber
fethedildi. Böylece Yahûdî tehlikesi ve fitnesi ortadan kaldırıldı.
Yine bu yılda Peygamber efendimiz Eshâb-ı kirâmdan iki bin kişiyle
Mekke�ye gidip Kâbeyi tavâf etti. Mekkeliler üzerinde büyük bir tesir
bırakan bu ziyâret üzerine önde gelen birçok kimse Müslüman oldu.
İslâmın ilk yıllarında Mekke�den Habeşistan�a hicret eden Müslümanlar
da bu yılda Medîne�ye geldiler.

Hicretin sekizinci yılında Mûte
Savaşı yapıldı. Şanlı Peygamberimizin gönderdiği bir elçinin şehit
edilmesi üzerine yapılan bu savaş, yüz bin kişilik Rum ordusuna karşı
üç bin İslâm mücâhidinin çok büyük kahramanlıklar gösterdiği bir
savaştı. Bu savaşta geri çekilmek zorunda kalan Rumların güçleri
kırıldı.

Bu yılda vukû bulan hâdiselerin en önemlisi Mekke�nin
Fethidir. Peygamber efendimizle on senelik bir zaman için Hudeybiye
Antlaşmasını imzâlayan Kureyşliler, aradan iki yıl geçmeden antlaşmayı
bozdular. Peygamber efendimiz Kureyşlilerden, yapılan antlaşmaya
uymalarını istedi. Müşrikler buna yanaşmayınca on bin kişilik bir
kuvvetle Mekke üzerine yüründü ve Arap Yarımadasında puta tapıcılığın
merkezi olan Mekke fethedildi. Bütün putlar kırılıp, Kâbe putlardan
temizlendi. Yirmi yıldan beri Müslümanlara amansız düşmanlık yapan
müşriklerin gücü tamâmen kırıldı. Şanlı Peygamberimizin affına kavuşup,
çoğu Müslüman oldu.

Mekke�nin Fethinden sonra Hevâzin veSakif
kabîleleri, Sa�d oğulları gibi bâzı küçük kabîleleri de yanlarına
alarak 20 bin kişilik bir ordu ile harekete geçtiler. Sevgili
Peygamberimiz de 12 bin kişilik bir ordu ile üzerlerine gidip bu
müttefik müşrik ordusunu mağlup etti. Bu düşman kabîleler Tâif�e
sığınarak yeniden savaşa hazırlanmaya başladılar. Peygamber efendimiz
Tâif�i 20 gün kuşatma altında tuttuktan sonra muhâsarayı kaldırdı. Bir
sene sonra da Tâifliler kendi istekleriyle Müslüman oldular.

Hicretin
dokuzuncu yılı İslâmiyetin Arap Yarımadasında büyük bir süratle
yayıldığı bir yıl oldu. Bir taraftan bölük bölük insanlar Medîne�ye
gelip Müslüman oluyor, bir taraftan da İslâmiyeti kabul eden
kabîlelerin dînî ve idârî işlerini yürütmek için çevreye memurlar ve
vâliler gönderiliyordu. Bu sırada çevredeİslâmın yayılmasını engellemek
isteyen devletler vardı. Bunlardan biri de o zamânın en güçlü
devletleri arasında yer alan Bizans�tı. Bizans Kayseri Heraklius Mûte
Savaşından beri Arap Yarımadasını istilâ ederek İslâmiyetin yayılmasına
son vermek istiyordu. Heraklius Hıristiyan Arapların ve diğer bir takım
kabîlelerin desteğini alıp, kendisi de 40 bin kişilik bir ordu
toplayarak Medîne üzerine yürümeye hazırlanmıştı. Peygamber efendimiz
bu durumu haber alınca 30 bin kişilik bir ordu hazırladı. Bu hazırlıkta
Eshâb-ı kirâm mallarını da vererek fiilen büyük bir fedâkârlık
gösterdi. İslâm ordusu Tebük�e geldiği sırada, Müslümanların bu
hazırlığını işiten Bizanslılar savaşmaktan çekinip, geri döndüler.
Sevgili Peygamberimiz ordusuyla Tebük�te 20 gün kaldı. Şam�da bulaşıcı
bir hastalık olan tâûn (vebâ) salgını olduğunu duyunca Medîne�ye döndü.
Böylece Bizans�ın mâneviyâtı iyice kırıldı ve İslâmiyetin şanı, şerefi
her tarafta duyuldu.

Peygamber efendimiz Mekke devrinde sâdece
müşrikler ve Medîne devrinde ise müşrikler, Yahûdîler ve münâfıklar
olmak üzere üç çeşit düşmanla karşılaştı. Bunlardan müşrikler ve
Yahûdîlerle yaptığı savaşlarda düşmanı mağlup ederek onları tesirsiz
hâle getirdi. Lâkin münâfıkların düşmanlıkları sinsice, devam etti.
Bunların yaptığı düşmanlıklardan biri de Müslümanlar arasına fitne
sokmak maksadıyla Peygamber efendimizin Medine�ye hicreti sırasında
yaptırdığı meâlen; �Temeli takvâ üzerine atıldı.� (Tevbe
sûresi: 108) buyrulan Kubâ Mescidi karşısında Mescid-i Dırâr�ı
yapmalarıdır. Münâfıkların Kubâ Mescidinin cemâatini bölmek gibi bozuk
düşüncelerle yaptıkları bu mescit, Tevbe sûresi 107 ve 108. âyetlerinin
nâzil olması üzerine Peygamber efendimiz tarafından yıktırıldı. Bu
hâdiseden iki ay sonra başları Abdullah bin Übey�in ölmesi ile
münâfıklar dağılıp düşmanlık faaliyetleri sona erdi. Böylece hicretin
dokuzuncu yılında İslâmın belli başlı düşmanlarının karşı durma ve
engelleme güçleri büyük ölçüde sona erdirildi.

Bu yılın mühim
bir hâdisesi de çevreden Medîne�ye akın akın heyetlerin gelmesidir. Bu
bakımdan bu yıla �Senet-ül Vüfûd� (elçiler yılı) denildi. Peygamber
efendimize gelen bu heyetler; ya Müslüman olmak veya Müslüman
olduklarını bildirmek üzere yâhut da kabul ettikleri İslâmiyetin
esaslarını öğrenmek için geliyorlardı. Peygamberimiz müslüman olan bu
kabîlelere İslâmiyeti öğretmek, işlerini yürütmek üzere muallimler ve
vâliler gönderdi.

Hicretten önce îmân etmemiş olan ve hicretin
sekizinci yılında Taif Muhâsarası sırasında Sevgili Peygamberimize
karşı çıkan Taifliler de hicretin dokuzuncu yılında, Tebük Seferinden
sonra, heyet göndererek Müslüman oldular.

İslâmın beş şartından
biri olan hac da hicretin dokuzuncu yılında farz kılındı. Âl-i İmrân
sûresinin 96 ve 97. âyetleri nâzil olunca, Peygamber efendimiz bunu
Eshâb-ı kirâma bildirdi. O sene hazret-i Ebû Bekr�i üç yüz kişilik bir
kâfileye hac emiri tâyin etti. Bu kâfilede bulunan Eshâb-ı kirâm
hazret-i Ebû Bekr�in emirliğinde Mekke�ye gitti. Bu sırada Berâe
sûresinin ilk âyetleri nâzil oldu. Bu âyetlerde muâhede hakkındaki bâzı
hükümler bildirildi. Peygamber efendimiz bunu bildirmek üzere hazret-i
Ali�yi Mekke�ye gönderdi. O zaman Araplar arasında yaygın olan bir
geleneğe göre bir antlaşma yapılır veya yapılmış bir antlaşma
bozulursa, bu antlaşmayı bizzat yapan veya onun tâyin ettiği bir
akrabâsı tarafından îlân olunurdu. Peygamber efendimiz bu iş için
hazret-i Ali�yi hac kâfilesinin arkasından Mekke�ye gönderdi. Hazret-i
Ali kâfileye yetişip Mekke�ye birlikte girdiler. Ebû Bekr radıyallahü
anh bir hutbe okudu. Hac ibâdetini anlattı. Eshâb-ı kirâm öğretilen
esaslara göre hac yaptılar. Hac ibâdeti edâ edilirken hazret-i Ali de
Mina�da Cemre-i Akabe denilen yerde bir hutbe okudu. Bu hutbesinde; �Ey
insanlar beni size Resûlullah gönderdi.� diyerek söze başladı ve Berâe
sûresinin ilk âyetlerini okudu. Bundan sonra; �Ben size dört şeyi
bildirmeye memurum.� dedi. Bu dört hususu şöyle bildirdi:

1. Müminlerden başka hiç kimse Cennete giremez.

2. Bu seneden sonra hiçbir müşrik Kâbe�ye yaklaşamayacak.

3. Hiçbir kimse Kâbe�yi çıplak tavâf etmeyecek (O zaman müşrikler Kâbe�yi çıplak olarak tavaf ederlerdi.)

4.
Her kimin Resûlullah ile antlaşması varsa, müddeti bitinceye kadar
mûteber olacak. Bunlar dışındakilere dört ay mühlet tanınmıştır. Bundan
sonra hiçbir müşrik için ahd (antlaşma) ve himâye yoktur.

O
günden sonra hiçbir müşrik Kâbe�yi tavâf etmeye gelmedi ve hiç kimse
çıplak olarak Kâbe�yi tavâf etmedi. Bu hususlar bildirildikten sonra
müşriklerden çoğu Müslüman oldu. Hac farizâsı yerine getirildikten
sonra hazret-i Ebû Bekr ile Ali radıyallahü anh yanlarındaki Eshâb-ı
kirâmla Medîne�ye döndüler.

Hicretin onuncu yılında İslâmiyet
bütün Arap Yarımadasına yayıldı. Arabistan�ın her tarafından insanlar
Medîne�ye geliyor, Müslüman olmakla şereflenmek, ebedî saâdete kavuşmak
için birbirleriyle yarış ediyorlardı. Artık Arabistan�da Müslümanlara
karşı duracak hiçbir kuvvet kalmamış, İslâmiyet her tarafa hâkim
olmuştu. Sâdece bâzı Yahûdî ve Hıristiyan kabîleleri Müslüman olmamıştı.

Peygamber
efendimiz hicretin onuncu yılında Hâlid bin Velîd hazretlerini dört yüz
mücâhid ile Yemen civârında bulunan Hâris bin Ka�b oğullarını İslâma
dâvet için gönderdi. Hâlid bin Velîd, Resûlullah�ın emri üzerine bu
kabîleyi İslâma dâvet etti. Onlar da dâvete icâbet ederek Müslüman
oldular. Yine bu yılda Peygamber efendimiz Necranlı Hıristiyanlarla
sulh antlaşması yaptı. Bunlardan bir kısmı sonra kendiliklerinden
Müslüman oldu. Bu sene hazret-i Ali Eshâb-ı kirâmdan üç yüz kişiyle
birlikte Yemen�de bulunan Medlec kabîlesini İslâma dâvet etmek için
gönderildi. Önce karşı durdu ise de netîcede bu kabîle de Müslüman
oldu. Peygamber efendimiz bu sene İslâmiyetin yayıldığı bütün
beldelere, vâliler ve zekât toplamak üzere görevliler (âmil, sâi)
gönderdi ve Vedâ Haccını yaptı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://supermekan.yetkinforum.com
 
Medîne devri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mekke devri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SAVAŞÇILARIn MekaNı :: DİNİ BÖLÜM :: HZ.MUHAMMED-
Buraya geçin: