| BAYRAKLARI_BAYRAK_YAPAN_ÜSTÜNDEKİ_KANDIR___VATAN_EGER_UGRUNA_ÖLEN_VARSA_VATANDIR... |
|
| (G Ü Z E L ) BİR İŞLETME NASIL DAHA VERİMLİ OLUR---- | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
A?DMİN (AdMİn)
Mesaj Sayısı : 1151 Yaş : 29 Nerden : KoCaElİ Personalized field : GÜÇ : TECRÜBE : REP : SEVİYE : YILDIZ : TAKIMIM : Kayıt tarihi : 09/04/08
Kişi sayfası BURAYA: SERKAN
| Konu: (G Ü Z E L ) BİR İŞLETME NASIL DAHA VERİMLİ OLUR---- C.tesi Mayıs 03, 2008 8:32 am | |
| ETKİLİ İNSAN & ETKİLİ YÖNETİM Amacınız başarılı olmak ve çevrenizi olumlu bir şekilde etkilemekse, etkili bir insan olmak zorundasınız. Etki olmadan başarı gelmez. Örneğin; Bir pazarlamacıysanız ve ürünlerinizden daha fazla satmak istiyorsanız, müşterinizi etkilemek zorundasınız. Bir yöneticiyseniz, başarınız çalışanlar üzerinde yapacağınız etkiyle ölçülecektir. Bir takımı çalıştırıyorsanız, sadece oyuncularınızı etkileyerek şampiyon bir takım oluşturabilirisiniz. Güçlü ve sağlıklı bir aile yetiştirmek istiyorsanız, çocuklarınızı olumlu bir şekilde etkilemelisiniz. Hayattaki amaçlarınızın ne olduğu veya neye ulaşmak istediğiniz önemli değildir. Etkili bir insan olmayı öğrenirseniz, hedeflerinize daha çabuk ulaşabilir ve daha kalıcı etkiler bırakabilirsiniz. Etkiniz her insanda aynımıdır ? Neden ? Tanımadığınız insanlarla karşılaştığınızda, ilk başta onlar üzerinde neredeyse hiçbir etkiniz yoktur. Sizi onlara, güvendikleri biri tanıtmışsa ve referans vermişse sizi iyice tanıyana kadar iyi bir insansınızdır. Fakat sizi tanımaya başladıkları andan itibaren kendi hareketlerinizle bu etkiyi ya güçlendirir yada yıkarsınız. Yani bıraktığınız etki ya olumlu yada olumsuzdur. Başka insanlar üzerindeki etkinizi fark ettiyseniz, bu etkiyi nasıl kullanacağınızı düşünmelisiniz. İYİ BİR İLETİŞİMCİ OLMAK İÇİN NELER YAPILMALI? İletişim; dinleme, tepki verme, coşku, empati ve karşılıklı olarak düşünceleri anlamadan oluşan bir sanattır. Eğer iletişimci (siz) ile iletişim kuranlar (sizi dinleyenler) arasında bir yanlış anlama varsa, hata iletişimcinindir. İnsan üzerinde olumlu bir etki bırakabilmek için iyi bir iletişimci olmak zorundasınız. İletişim tarzınızı gözden geçirin. Anlaşılır biçimde iletişim kuramaz, kendinizi ifade edemezseniz, insanlar sizin ne demek istediğinizi ya da kafanızdan ne geçtiğini bilemezler. Siz kendi niyetlerinizi bile bilirsiniz; ancak insanların görebilecekleri tek şey sadece sizin davranışlarınızdır. Ve bu davranışları kendi anlayışlarına göre yorumlayacaklarını da kavramanız gerekir. Örneğin; Kendinizi otoriter, sözünü geçiren biri olarak görüyorsunuz. Başkaları ise sizi zorba, tahakküm etmeyi seven biri olarak algılıyor. NEDEN FARKLI DÜŞÜNÜR VE DAVRANIRIZ? Toplanan bilgiler, her insanın 1- Kişiliğine 2- Algılama kapasitesine 3- Koşullanmalarına (Herkes izlenimlerine, daha önceki deneyimlerine ve beklentilerine göre farklı ve kendine özgü düşünceler üretir. Bu demektir ki, bilgilerin önyargılı biçimde toplanıp değerlendirilmesi olasılığı yüksektir. Bu da iletişimi etkileyecektir.) 4- Olaylara bakış tarzına 5- Duygusal konumuna (Duygularınız, bilgileri değerlendiriş tarzınızı ve buradan düşünceler oluşturma biçiminizi önemli ölçüde belirler.) 6- Davranış tarzına (Başkalarının davranış tarzı, sizin davranış tarzınızı belirleyecektir.) 7- Cinsiyetine göre (Kadınlar, durumun duygusal yönlerini çoğu daha çabuk yorumladıkları ve kavradıkları için, genellikle erkeklerden daha iyi iletişimcidirler.) farklı değerlendirilirler. Anlaşılmak müthiştir İdeal yönetici bir iletişim ustasıdır. İletişim hataları yönetici için yönetim hatalarıdır. Yönetici için söylenecek en kötü şey ; Personelinin –“galiba beni anlamadı.” sözüdür. İnsanları anlayamıyorsanız, onlarla birlikte çalışamazsınız. Birlikte çalışmanın olmadığı yerde başarının varlığından söz etmek mümkün değildir. İnsanları anlama becerisi; insanın sahip olabileceği en büyük değerlerden biridir. Bu sadece iş alanında değil, hayatın her alanında olumlu etki yapma potansiyeli içerir. Ayrıca insanları anlamak onlarla konuşma becerisini etkileyecektir. Pennsylvania Üniversitesi’nde doktor ve Psikiyatri profesörü olan David BURNS şu gözlemde bulunmuş: “ İkna edici bir konuşma yaparken düşebileceğiniz en büyük hata, önceliği duygu ve düşüncelerinize vermenizdir. İnsanların çoğunun isteği, sözlerinin dinlenmesi, saygı görmeleri ve anlaşılmalarıdır. Ne zaman anlaşıldıklarını görürlerse, o zaman sizin bakış açınızı anlamaya motive olurlar.” “ETKİLENMİŞ” VE “İLGİLİ” OLUN. “ETKİLEYİCİ” VE “İLGİ ÇEKEN” DEĞİL. İnsanları anlamayı öğrendiğinizde, nasıl düşündüklerini, ne hissettiklerini, onların neyin etkilediğini, bir duruma nasıl tepki verdiklerini anlar ve onları olumlu yönde motive ederek etkileyebilirsiniz. DAVRANIŞLARI ANLAMA BECERİSİ Başka insanların davranışlarını anlamak için; 1- Size bir şey söylediklerinde dikkatle dinleyin. 2- Durumu onların açısından görmeye çalışın. 3- Onların değerleriyle ve görüşleriyle ilgilenin. Dikkatlice, hak vererek ve sabırlı bir şekilde dinlemeye hazır değilseniz, bir insanı asla gerçekten anlayamazsınız. İLETİŞİMİ GELİŞTİRME YOLLARI 1- Kendinizi tanıyın. 2- Farklılığı kabul edin; Başka insanların farklı olduğunu bilmekle kalmayın, bunun önlenemez, doğal bir gerçek olduğunu kabul edin. Ne yapacaksanız bu gerçeği bilerek ve saygı duyarak yapın. 3- Başkalarını iyi dinleyin. 4- Söz ve davranışlara karşı ne gibi tepki veriyorlar (el,kol ve beden hareketlerini) izleyin. İLETİŞİMDE EN YAYGIN ON PROBLEM 1- Dinleyicilerle daha başlangıçta iyi ilişki oluşturulmamıştır. 2- Beden hareketleri katı ve cansızdır. 3- Konu, dinleyicilerin duyguları göz önüne alınmadan zihinsel olarak sunulur. 4- Konuşmacı başarısızlık korkusu nedeniyle rahatsız görünür. 5- Göz teması ve yüz ifadesi yetersiz kullanılır. 6- Mizah eksiktir. 7- Uygun hazırlık yapmadığı için, konuşmacının aktarmak istedikleri açık değildir. 8- Etki yaratmak için sessizlik kullanılmaz, 9- Elverişsiz ses niteliğinin, konuşma hızının ve şiddetinin sonucu olarak enerji düşüktür. 10- Dil ve malzeme sıkıcıdır. TELEVİZYON İLETİŞİM KURALLARINI DEĞİŞTİRDİ 1- Artık modern bir iletişimci –rahat, içten, canlı, hızlı ve eğlenceli- olmak zorundadır. 2- Sabırsız bir toplum yaptı. Görüşünüzü hemen belirtmeli ve ilginç olmalısınız 3- Eğer bir resmi zihninizde görebilirseniz ve tanımlayabilirseniz, diğerleri de sizi izler. Kafanızdaki resmi görün ve söyleyin. İNSANLARIN BEKLENTİLERİNİ BİLİN VE ONA GÖRE DAVRANIN. İnsanların ihtiyaçları, onların davranışlarına kesin bir şekilde yansır. Herkesin ihtiyaçları vardır; a) Duygularına karşılık verilmesi b) Başarısının kabul edilmesi c) Güven tazeleme ihtiyacı (yaptığım doğrumu?) d) Dikkat çekme ihtiyacı e) Onaylanma ihtiyacı f) Değerli olma ihtiyacı gibi. İnsanların ihtiyaçlarını tespit ederseniz onların davranışlarını daha iyi anlarsınız. Herkes kendi istediği şeyi duyar ve kendi beklentilerine uymayan mesajları almama eylemindedir. Onun için ilişkilerde beklentiler göz önüne alınmadan kurulan iletişim problemlere yol açabilir. Bir aracın sürücüsü yolda kendinden başka araç yokmuş gibi davranırsa trafik kazası olur. Bir kimsede hareket ve sözleriyle karşısındakini nasıl etkilediğini düşünmeden, kendi bildiği yönde istediği gibi davranır yada konuşursa trafikte olduğu gibi, iletişimde de kazalar ortaya çıkar. Psikolojide buna “iletişim kazaları” denir. Trafik kazalarında ölenler, yaralananlar olduğu gibi, iletişim kazalarında da ayrılanlar, gücenenler yaralıları; kendi içine kapanıp yalnızlığa gömülenler ölenleri oluşturur. Günlük hayatta belirli bir sosyal çevre içinde yer alan insanlar farkında olsun yada olmasın bir biriyle iletişim içindedirler. Bu açıdan insanlar belirli bir ilişkiler deseni içine girdiklerini hesaba katarak, çevresinin ve dostlarının düşünce ve anlayışını, beklentilerini göz önünde bulundurarak davranışlarını ayarlamalıdır. Bunu nasıl başarabilirsiniz? Farklı düşünce ve davranışları anlamaya çalışın. Kendinizi karşınızdaki kişinin yerine koymaya çalışın. Şu soruyu aklınızdan çıkarmayın. “karşınızdaki kişiyle yer değiştirseydim ne düşünürdüm?” yer değiştireceğiniz kişi eşiniz, çocuğunuz yada arkadaşınız da olabilir. Eğer bu yöntemi hayatınızın bir parçası haline getirmeyi başarırsanız onları daha iyi anladığınızı göreceksiniz ve onlarla daha iyi iletişim kuracaksınız. Karşınızdaki tamimiyle yanılmış dahi olsa onu anlamadan kendi gözlüklerimizle onun dünyasını görmek ve ona hemen tavsiyelerde bulunmaya başlamak doğru değildir. Çünkü o kendisinin doğru yaptığını düşünmektedir. Bu yüzden onun düşünce tarzını ortaya çıkarmak ve niçin sizin gibi düşünmediğini anlamak zorundasınız. Başkalarının sizden farklı düşünmelerinin altında yatan mutlaka bir sebep vardır. Bu gizli sebebi keşfederseniz onun hareketlerinin anahtarını bulmuş olursunuz. Bir örnekle meseleyi daha anlaşılır hale getirelim; İki öğrenci gurubumuz olsun A ve B gurupları. A gurubunu yanımıza çağırıp bağlı bulunan bir köpeği onlara gösteriyor ve diyoruz ki; “Aman ha! Şu köpeğe yaklaşmayın, kuduzdur. Sizi ısırırsa mahvolursunuz.” Bunu duyan çocuklar köpeğe korkulu gözlerle bakmaya ve ondan uzak durmaya çalışıyorlar. B gurubunu da yanımıza çağırıp onlara da diyoruz ki; “Çocuklar şu zavallı köpek üç gündür aç. Çok sevimli ve akıllı bir köpek. Onu sevebilirsiniz ve doyurma görevi de sizin.” Bunu duyan çocuklar köpeğin yanına sokulup onu sevmeye başlıyorlar. Onun için yiyecek arama çabasına giriyorlar. Köpek aynı köpek olduğuna göre A gurubu köpeğin yanına dahi sokulamazken, B gurubu nasıl oluyor da köpeği sevebiliyor? Bu örnek bizlere çevremiz tarafından şartlandırılarak büyütülebileceğimizi gösterir. Onun için kişinin yetiştiği ortam çok iyi bilinmeli ve ona göre davranılmalıdır. Şunu aklınızdan çıkarmayın. Siz de onun yetiştiği şartlar içinde bulunsaydınız ne yapardınız? Nasıl hareket ederdiniz? Ona hak verirdiniz değil mi? O zaman ona hak verdiğinizi dile getirin; “Sizi böyle düşündüğünüzden dolayı zerre kadar kınamıyorum. Sizin durumunuzda bulunsaydım, ben de sizin gibi düşünürdüm” deyin. Böyle bir söz gönülleri fethetmeye yetecektir. “ Muvaffakiyetin bir sırrı varsa o da; başkalarının fikirlerini anlamak ve har şeyi onun gözüyle görmektir.” Henry FORD “Kendini başka bir adamın konumuna koyabilen ve onun kafasının nasıl işlediğini kavrayan bir kimse, istikbalin kendisi için ne sakladığını merak etmekten kurtulur.” Owen YOUNG “Başkalarının ne istediğini akıllarına getirmeyenler sonunda başarısız olurlar.” Herbert N. CASSON EMPATİ KURUN: Empati, bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamalısıdır. Empatik anlayış, insanları birbirine yaklaştırma, iletişimi kolaylaştırma özelliğine sahiptir. İnsanlar, kendileriyle empati kurulduğunda, anlaşıldıklarını ve kendilerine önem verildiğini hissederler. Diğer insanlar tarafından anlaşılmak ve önem verilmek ise, bizi rahatlatır; kendimizi iyi hissederiz. Yapılan araştırmalarda, liderlik özelliğine sahip kişilerin empati kurma becerilerinin yüksek olduğu belirlenmiştir. Sağlıklı bir Empati kurulabilmesi için gerekli öğeler: 1- Empati kuracak kişi, kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalıdır. Her insan gerek kendisini gerekse çevresini, kendisine özgü bir biçimde algılar; bu algısal yaşantı özneldir (subjektiftir); kişiye özgüdür. Yani her insan dünyaya, kendine özgü bir bakış tarzıyla bakar. Eğer bir insanı anlamak istiyorsak, dünyaya onun bakış tarzıyla bakmalı, olayları onun gibi algılamaya ve yaşamaya çalışmalıyız. Bunu gerçekleştirmek için de empati kurmak istediğimiz kişinin rolüne girmeli, onun yerine geçerek adeta olaylara onun gözlüklerinin gerisinden bakmalıyız. Empati kurmaya çalıştığımız kişinin rolüne kısa bir süre için geçmeli “sanki o kişi imişcesine” düşünmeye ve hissetmeye çalışmalıyız. 2- Empati kurmuş sayılmamız için, karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamamız gereklidir. Karşımızdakinin yalnızca duygularını ya da yalnızca düşüncelerini anlamamız yeterli değildir. Karşımızdakinin rolüne girerek onun ne düşündüğünü anlamamız, hissettiklerinin aynısını hissetmemiz gerekmektedir. 3- Empati kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın, karşıdaki kişiye iletilmesi davranışıdır. Karşımızdaki kişinin duygu ve düşüncelerini tam olarak anlasak bile, eğer anladığımızı ona ifade edemezsek empati kurma sürecini tamamlamış sayılmayız. Karşımızdaki insanlara empatik tepki vermenin başlıca iki yolu vardır: A) Yüzümüzü / bedenimizi kullanarak onu anladığımızı belli etmek B) Sözlü olarak onu anladığımızı ifade etmek. En etkili yolu bu ikisini birlikte kullanmaktır. Bir sıkıntımız olduğunda, bizimle konuşan kişi, dostça bir gülümsemeyle kolumuza dokunup sıkıntımızı sözelleştirirse, örneğin “son günlerde çok bunalmışsın” derse, rahatladığımızı hissederiz. Oğlu ayağını çarptığı için ağlamaktadır. Baba oğluyla aynı hizaya kadar eğilir ve ayağını vurduğu yeri göstermesini isterken “ oğlum çok mu acıyor ? Öpeyim geçsin” der ve acıyan yerini öperse empatik tepki vermiş olur. | |
| | | A?DMİN (AdMİn)
Mesaj Sayısı : 1151 Yaş : 29 Nerden : KoCaElİ Personalized field : GÜÇ : TECRÜBE : REP : SEVİYE : YILDIZ : TAKIMIM : Kayıt tarihi : 09/04/08
Kişi sayfası BURAYA: SERKAN
| Konu: Geri: (G Ü Z E L ) BİR İŞLETME NASIL DAHA VERİMLİ OLUR---- C.tesi Mayıs 03, 2008 8:33 am | |
| DİNLEYİN: “Büyük insan dinlemeyi bilendir.’’ S . A . HELPI “Konuşmakla hiç bir şey öğrenemeyiz, ama sorup dinlemekle öğrenmenin sınırı yoktur. David J. SCHWARTZ “ İnsanlarla iyi geçinmek ve onların arkadaşlığını kalıcı biçimde kazanmak için yeryüzündeki belki en etkin mekanizma, başkalarının duygularını paylaşarak, anlayışlı bir şekilde dinleyebilme becerisidir.” Oliver Wendell HOLMES Eğer insanlarla etkili bir iletişim kurmak istiyorsanız; insanların ne istediğini, neye gereksinim duyduğunu ve ne olduklarını bilmek zorundasınız. Onları anlamanın yolu dinlemektir. Dinlemek yöneticinin kullandığı bir iletişim biçimidir. Kötü dinleyicilik yanlış anlamalara, söylentilere, insanların kızgınlaşmasına, çatışmalara yol açar. Dinlemek değer ve saygı ifade eder Başkalarının anlattıklarına ilgi göstermediğiniz her durumda, kendilerine değer vermediğiniz mesajını göndermiş olursunuz. Ama söylediklerine kulak verdiğinizde onlara saygı gösterdiğiniz, onları umursadığınız anlaşılır. Birini dinlemek ona gösterdiğiniz en üst düzeyde saygıdır. Filozof Poul Tillich’ in dediği gibi; “Sevginin ilk görevi dinlemektir.” Sabırla dinleyerek ona şöyle diyebilirsiniz. “Sen, dinlemeye değersin”. Onun kendisine duyduğu değeri arttırmış olursunuz. Zira her insan “söylemeye değer bir şeyi olduğunu” düşünmekten hoşlanır. Sadece Dinlemekle yetinmeyin Onu Konuşturun Dinlerken sadece söyleneni dinlemekle yetinmeyin, konuşan kişiyi konuşması için yüreklendirin. Kendisi, görüşleri, başarılarını, ailesini,işi, problemleri hakkında konuşmaya teşvik edin. İnsan bir olayı anlatırken, sadece dış dünyada olup biten bir söz etmez. İster istemez kendinden de söz eder. Eğer dinlemesini bilirsek kişinin söylediği şeylerden o kişinin nasıl biri olduğunu az çok çıkarabiliriz. Bu da bize o kişiyle olan ilişkilerimizde hata yapmamamızı sağlayacaktır. Dinlemek bilgiyi arttırır Ayrıca dinlemek sizi zenginleştirir. İyi dinleme yeteneğini ne kadar erken geliştirir ve kullanmaya devam ederseniz, başarmak için gerekli bilgiyi de daha kolay toplarsınız. SAĞIR BİR KULAK KAPALI BİR ZİHNİN KANITIDIR Dinlemek ilişkiler kurar İyi dinleyici olmak insanları size çekecektir. Herkes iyi dinleyen bir insanı sever ve çekimine kapılır. Dinlemek fikir üretir. Yeni, değişik fikirler, sorunları çözmek için yeni yollar bulmanıza, kurumunuzu geliştirecek yeni ürün ve süreçler ortaya çıkarmanıza ve yeni yöntemler bulmanıza, kişisel olarak gelişip yükselmenize yardımcı olacaktır. Başkalarını her zaman dinlerseniz, yeni fikirler bulmakta zorlanmazsınız. İnsanlara fikirlerini paylaşmak için fırsatlar veriyor ve dikkatle dinliyorsanız, her zaman yeni fikirlere ulaşırsınız. Karşınıza bir sürü işe yaramaz fikirler gelse bile, sadece dinlemek bile sizde ve başkalarında üretici düşünceler uyandıracaktır. Dinlemek sadakat sağlar İnsanları dinlemezseniz bu durumda daima istekli başka birini bulurlar. Eşler, iş arkadaşları, çocuklar veya dostlar, ne zaman dinlenmediklerini fark etseler, kendilerini dinlemeye istekli birilerini bulma arayışına girerler. Böyle bir durumun sonuçları da bazen felaket olur. Dostluklar veya evlilikler biter, iş yerinde otorite boşluğu doğar veya ana-babanın etkisi azalır. Onları sürekli dinleyip, kendilerine söylediklerine değer verirseniz, size sadık kalacaklardır. Kadın: Sevgilim, bugün tesisatçı su ısıtıcısındaki çatlağı tam zamanında tamir etmedi. Koca: Hı-Hı.. Kadın: Böylece boru patladı ve bodrum katını su bastı. Koca: Sessiz ol. Üçüncü atak, şimdi gol olacak. Kadın: Bazı kablolar ıslandı ve köpeğimiz neredeyse elektrik çarpmasından ölüyordu. Koca: Oh, olamaz ! Açıkta bir adamları var. Bas! Geç onu! Kadın: Veteriner bir hafta içinde iyi olacağını söyledi. Koca: Bana yiyecek bir şeyler getirir misin? Kadın: Sonunda tesisatçı geldi ve borumuzun patlamasına sevindiğini söyledi. Böylece kazandığı parayla tatile çıkabilmiş. Koca: Beni dinlemiyor musun? Aç olduğumu söyledim. Kadın: Seni terk ediyorum. Tesisatçıyla yarın Acapulco’ya uçuyoruz. Koca: Dırlanmayı kesip bana yiyecek bir şeyler getiremez misin? Tüm sorun kimsenin beni dinlememesi. Dinlemediğimiz zaman kendimize verdiğimiz zarar, karşınızdakine verdiğiniz zarardan daha fazladır. DİNLEMENİN ÖNÜNDEKİ YAYGIN ENGELLER. Niçin başkalarını etkili dinleyemiyoruz? 1- Gürültü Gürültü işitmeyi engeller. Dikkati dağıtan dış etkileri göz ardı etmeyin, bunlara göz yummayın. 2-Fiziksel yapımızdan dolayı Sinir Sisteminizin konuşma hızından dört kat daha fazlasını dinleyebilme kapasitesine sahip olduğunu biliyor muydunuz? İnsanın sinir sistemi dakikada 600 kelimelik bir konuşma hızını anlama kapasitesine sahip olmasına rağmen, normal bir konuşmanın hızı dakikada 100-150 kelime arasındadır. Bu da insan sinir sisteminin sahip olduğu kapasitenin ancak dörtte biri veya altıda birini kullanması anlamına gelir. Böylece insanın dinlemede olduğu her dakika içinde kafası 450-500 kelimelik bir süre boş kalır ve bu süre dikkatin dağılmasını son derece kolaylaştırarak adeta teşvik eder. 3-Konuşmaya aşırı değer verdiğimizden dolayı Bir çok insan dinlemeyi küçümser. Örneğin insanlara iletişim becerilerini nasıl geliştireceklerini sorsanız çoğunun vereceği yanıt, daha ikna edici olmak yada toplum içinde konuşma becerisini arttırmak şeklinde olacaktır. Çok az insan, iletiş kurmanın temelinin iyi dinleme olduğunu kavramaktadır. Çoğu insan, konuşmaya daha fazla, dinlemeye daha az önem verir. İyi ilişki kuran insanlar, konuşma-dinleme oranını yakından takip eder. A.B.D. tarihinin en etkili Liderlerinden biri olarak gösterilen Başkan Abraham Licoln şöyle der; “Birisiyle ilişkimde bir sonuç almaya hazırlanıyorsam, zamanımın üçte birini kendi söyleyeceklerimi, üçte ikisini onun söyleyeceklerini düşünerek geçiririm.” Bu iyi bir orandır. Konuştuğumuzun iki katı düşünmeliyiz. 4-Etkili dinleme İnsanı yorduğundan dolayı Sürekli bir insanı dinlemeye konsantre olmak oldukça zordur. Kendinizi her yönüyle karşınızdaki kişiyi anlamaya verirseniz bu tarz bir dinlemenin ne kadar yorucu olduğunu fark edersiniz. Beyninizin yorulduğunu, yıprandığınızı hissedersiniz. İki psikiyatris birisi genç, diğeri yaşlı her gün işlerine kusursuz dikkatle giyinmiş olarak giderlermiş. Ama günün sonunda, ihtiyar adam her zamanki gibi taze görünürken, genç doktor yorgun ve üstü başı dağınık halde olurmuş. Sonunda genç doktor meslektaşına; “Bunu nasıl becerebiliyorsun?” diye sormuş. “Tüm gün hastaları dinledikten sonra nasıl bu kadar iyi görünebiliyorsun?” “Çok kolay” demiş Yaşlı adam; “Anlattıklarının tek sözcüğünü bile dinlemem.” Birisini uzun süre dinlerseniz sonuç yıpratıcı olur. Yorgunsanız ve zor durumlara düşmek istemiyorsanız etkili bir dinleyicinin daha çok enerji toplayıp konsantre olması gerektiğini unutmayın yada başka güne görüşmenizi erteleyin. 4-Kendimizle meşgul olmamız. Dinlemenin önündeki herhalde en aşılmaz engel, insanın kendisiyle meşgul olmasıdır. Hem T.V. izleyip, hem de konuşmaya çalışmak. Gazete okurken bir şeyler söylemeye çalışmak gibi. 5- Önyargı Söyleyene ya da söylenene önyargılı yaklaşmak dinlemeyi ve anlamayı engeller. Etkili dinlemenin yolları Dinleme sanatı o denli önemlidir ki bunu uygulamaya koymadan geçmemeniz gerekir. Şu andan başlayarak aşağıdaki önerileri uygulayın: 1- Konsantre olma gücünüzü geliştirin İyi bir dinleyici çevredeki, dinlemeyi bozucu etkenleri dikkate almayabilen ve kendisini dinlemeye istekli tutabilen kişidir. Konsantrasyonu bozucu gürültü ve sesleri kontrol altına alın. Gürültü gelen kapıyı kapatın, telefonun çalmasını önleyin, zihninizi temizleyin. Dinlerken konsantre olmaya çalıştıkça konsantre olma gücünüz artar ve dinlemeniz iyileşir. 2- İlgi alanlarınızı geliştirin Sizi ilgilendiren konulara dinlemeye karşı daha istekli olduğunuzu hiç fark ettiniz mi? Her hangi bir iletide de sizi ilgilendiren yönler bulabilirsiniz. İlgi duymadığınız bir konuyu sıkıcı diye niteleyip kapamak yerine, araştırmacı bir bilinç taşımanız gerekir ki her konuyu ilgiyle dinleye bilesiniz. 3-Konuşmakta olan kişiye doğru bakın. Dinlemeye değer her insan bakılmaya da değerdir. Bakmak aynı zamanda dediğine konsantre olmanızı sağlar. Birisiyle karşılıklı konuşurken, televizyon izlemeyin, başka bir şeyle ilgilenmeyin. 4- O Andaki ihtiyacı saptayın Karşınızdaki insanın o andaki ihtiyacını anlamak, etkili bir dinleyici olmanın bir parçasıdır. İnsanlar o kadar çok çeşitli nedenlerle konuşurlar ki; rahatlamak için, öfkesini çıkarmak için, ikna etmek için., haberdar etmek için, anlaşılmak ve sinirlerini gevşetmek için. Üstelik insanlar, sizin beklentilerinizin dışındaki nedenlerle konuşmaktadırlar. Erkekler genellikle tartıştıkları problemi sonuca bağlamak isterler; onların ihtiyacı çözümdür. Kadınlarsa, bir problemi sadece paylaşmak için anlatırlar; onlar ne öneri ne de çözüm peşindedirler. Konuştuğunuz insanın ihtiyacını saptayabildiğinizde, söylediklerini uygun bir temele oturtabilir ve daha iyi anlayabilirsiniz. 5- Söylediği şeye büyük ilgi duyuyormuş gibi görünün. Karşınızdaki kişiye her şeyinizle odaklanın. Aynı fikirdeyseniz başınızı sallayın. Bir öykü anlatırsa gülümseyin. Karşılıksız bırakmayın. Onunla birlikte güç sarf edin. O sırada zamanınız yoksa, konuşmayı başka bir zamana erteleyin. 6- Konuşmakta olan kişiye doğru eğilin. İlgi çekici bir konuşmaya doğru eğilme, sıkıcı olanından uzak durma eğiliminde olduğunuzu hiç fark etmiş miydiniz? 7-Açıklayıcı Sorular sorun. Bu konuşmakta olan kişiyi hala dinlemekte olduğunuzu belirtir. Size daha çok şey anlatmasını sağlar. 8-Sözünü kesmeyip daha fazlasını anlatmasını isteyin. Çoğu insan sözünün kesilmesine sert tepki gösterir ve bunu saygısızlık olarak yorumlar. Eğer arada sözünü kesmeyecek olursanız, bu pek çok kişi için büyük bir iltifattır. Onları yeniden konusuna çekerseniz daha büyük iltifat almış olacaklardır. Şunu diyebilirsiniz: “Bu son noktaya biraz daha girebilir misiniz?” veya “ şu...ve....şu hususta söylediğiniz şeyler hakkında biraz daha bilgi edinmek isterdim.” İnsanların sözlerini kesen kişiler bunu genellikle şu nedenlerle yaparlar: 1-Başkalarının söylediklerine yeterince değer vermiyorlardır. 2-Kendilerinin ne kadar zeki ve etkileyici olduğunu başkalarına göstermek istiyorlardır. 3-O kadar heyecanlanmışlardır ki, başkalarının sözünü bitirmelerini bekleyemiyorlardır. Sizin de başkalarının sözlerini kesmek gibi bir alışkanlığınız varsa, dürtülerinizi gözden geçirip neyi değiştirmeniz gerektiğini saptayın. İnsanlara kendilerini ifade etmeleri için ihtiyaç duydukları zamanı verin. 9-Belli aralıklarla özetleyin. Etkin dinlemenin tekniklerinden birisi, belli aralıklarla diğer insanın söylediklerini özetlemektir. Konuşmacı bir konuyu bitirdiğinde, diğer konuya geçmeden önce onun fikirlerini ve belli başlı noktaları başka sözlerle açıklayarak, doğru mesajı alıp almadığınızı yoklayın. Bu şekilde ayrıca, karşınızdakinin size anlattıklarına odaklanmaya devam eder ve ona güven verirsiniz. | |
| | | A?DMİN (AdMİn)
Mesaj Sayısı : 1151 Yaş : 29 Nerden : KoCaElİ Personalized field : GÜÇ : TECRÜBE : REP : SEVİYE : YILDIZ : TAKIMIM : Kayıt tarihi : 09/04/08
Kişi sayfası BURAYA: SERKAN
| Konu: Geri: (G Ü Z E L ) BİR İŞLETME NASIL DAHA VERİMLİ OLUR---- C.tesi Mayıs 03, 2008 8:33 am | |
| Mutluluk konuşmadan geçer Mutluluğumuz da, düşünce, arzu, umut, heves veya üzüntülerimizi konuşma yoluyla diğer insanlara ifade etmemize bağlıdır. Psikiyatristler pek çok kişinin şu veya bu sebeple kendilerini ifade edemedikleri, düşünce ve duygularını içlerine hapsettikler için mutsuz olduklarını keşfetmişlerdir. Kendinizden değil Ondan bahsedin İnsanların önce, sonra ve her zaman ilgilerini çeken konunun kendileri olduğunun farkına varın. İyi konuşmacı olma sanatı, söylenecek bir sürü akılıca şey veya konuyla bağdaştırılacak kahramanca deneyimler bulmakta değil, karşınızdakini açabilmek ve onu konuşturabilmektedir. Diğer insanları konuşmaya teşvik edebilirseniz, adınız iyi bir konuşmacıya çıkacaktır. Dahası, karşınızdakini konuşturabilir ve konuşmasını sürekli kılabilirseniz, konuşma süresi size geldiğinde onun size ısınmasını, sizin fikirlerinize ilgi duymasını ve kabule hazır hale gelmesini en iyi şekilde sağlamış olursunuz. Unutmayın! Siz de bir insansınız. Sizin de hemen kendiniz hakkında konuşmaya başlamanız doğaldır. Ancak gerçek şudur ki; karşınızdakini etkilemek isteyecekseniz, konuşmanın konusunu kendi üzerinizden çok karşınızdakine yoğunlaştırırsanız, onun gözünde daha değerli olursunuz. Sizin hakkınızda çok daha olumlu düşünecek ve sizi çok daha zeki bulacaktır. Geçenlerde bir arkadaşım, körfezde yapılan tekne yarışlarını izleyebilmek için bir balıkçı iskelesine çıkmayı defalarca denediğini ancak başarılı olamadığını anlatmıştı. Her defasında bir devriye polisi engel olmaktaydı. “Orada şimdiden bir kalabalık toplandı,” diyordu polis ve “iskeleden birileri inmeden, oraya başkalarının çıkmasına izin veremeyiz.” “Benle birlikte dört kişiydik,” dedi arkadaşım, “aramızda iyi bir konuşmacı olmasıyla ün salmış bir kadın da vardı. Talebim üçüncü kez geri çevrilince ‘bir de ben deneyeyim’ dedi. Beş dakika kadar görevliyle konuştuktan sonra el sallayarak oraya gitmemizi, polisin bize izin verdiğini işaretle bildirdi. Neler söylediğini sorduğumda, ‘Vallahi iskeleye çıkabilir miyiz diye sormadım, sadece onunla konuşmaya başladım. Güneşin anlında terleyip terlemediğini sordum ve böyle bir kalabalığı düzenli tutmanın da kolay olmaması gerektiğini söyledim. O bana balık tutmayı ne kadar sevdiğini, o zaman ben de buraya geldiğimizi ve yarışları çok görmek istediğimizi, ancak gerilerde, istinat duvarında durduğumuz için pek bir şey göremediğimizi anlattım. Bunun üzerine. ‘Neden iskeleye çıkmıyorsunuz, oradan daha iyi görünür.’ Diye yanıt verdi.” Bu öykü, bir sohbeti sizin için yararlı hale koymanın sırlarından birini çok güzel anlatmaktadır. Sorular sorun Ortamın denetlenmesi, tüm konuşmayı sizin yapmanız gerektiği anlamına gelmez. Gerçekte, ilginç sorular sormayı öğrenirseniz, hem tartışılan konuları denetleyebilirsiniz hem de aynı zaman da dinleyiciyi açarak, sizinle iletişim kurmasına olanak vermiş olursunuz. Başkalarının ilgisini çekecek sorular sorun. Neden? Nerede? Nasıl? Gibi. Ve sohbeti karşınızdakinin ilgi alanı içinde götürmeye devam edin. Eğer “memlekette 10 dönümlük bir yerim var” derse. “Benim de var, hem de 200 dönüm üstüne de bir tesis kuruyorum” demek yerine; “öyle mi, tam olarak nerede?” “Neler yetiştiriyorsunuz? Deyin. Ben de tekniği “Ben de tekniğini kullanın” kendinizle ilgi konuşmaya katmanın en uygun zamanı, karşınızdakine onun söylediğiyle bağlantı kurabilecek ve aranızda bir bağ oluşturacak bir şey anlatmanızdır. “Ben bir çiftlikte büyüdüm” derse ve siz de “Ben de” deyip, kendi çiftlik anılarınızdan biraz bahsederseniz bu onun kendisini daha önemli hissetmesini sağlayacaktır. Karşınızdakiyle bir bağ oluşturacak şekilde kendinizle ilgili bir hususu konuşmanın O kişiyi onurlandırmasının nedeni şudur: Böylelikle siz aslında “Ben de öyleyim”, “Ben de bundan hoşlanırım”,”Ben de buna inanırım”, ”Ben de biraz senin gibiyim”, demiş olursunuz. Siz veya geçmiş deneyimleriniz hakkında sizin karşınızdakiyle benzerlik gösterdiğiniz her durum, onun otomatik olarak sizi beğenmesini sağlayacaktır. Bizimle aynı fikirde olan insanları beğeniriz. Bizimle aynı fikri paylaşmayanlardan hoşlanmayız. Bizimle aynı fikirde olan her insan bizim kendi değerimizi ve kendimize verdiğimiz önemi doğrular. Bizimle aynı kanaati paylaşmayan her insan, kendi kendimize biçtiğimiz değere karşı tehdit oluşturur. Kısacası, karşınızdakine hak verdiğinizde, onun kendisini daha çok sevmesine katkıda bulunmuş olursunuz. Başka insanlarla bağ kurmak istediğinizde, ikinizin de hemfikir olduğunuz noktalardan başlayın. Bu ortak bir zemin aramak demektir. Karşınızdakiyle aynı görüşü paylaşmadığınızdan emin olduğunuz durumlarda dahi, her zaman aynı görüşte olduğunuz noktalar aramalısınız. Ortak bir zemin oluşturduğunuzda, aynı görüşte olmadığınız hususlarda dahi bir araya gelmenin çok daha kolay olduğunu göreceksiniz. Hissetmek, hissettim, buldum yöntemi Bazen ortak ilgilerini bulsanız bile, iletişim sürecinde engellerle karşılaşabilirsiniz. Bağ kurmayı denediğiniz insanların sizin yaklaşımınıza karşı çekimser durduğunu keşfederseniz, onları duygusal alanda karşılamaya çalışın. Bunu yapmanın mükemmel bir yolu, onların size karşılık vermesi için “hissetmek, hissettim, buldum” yöntemi kullanmaktır. İlk olarak ne hissettiklerini sezmeye çalışın, bu duyguları onaylayıp geçerli kılın. Geçmişte sizde benzer duygular hissettiyseniz, eskiden hissettiklerinizi onlarla paylaşın. Son olarak bu duyguları yenmenize yardım etmesi için ne bulduğunuzu onlara aktarın. Ne zaman başkalarıyla ortak noktalar bulmayı düzenli bir alışkanlık haline getirirseniz, herkesle konuşabileceğinizi ve durduğu yerde onlarla buluşabileceğinizi görürsünüz. | |
| | | | (G Ü Z E L ) BİR İŞLETME NASIL DAHA VERİMLİ OLUR---- | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|