% 100 DÜŞÜNCE GÜCÜ
İnsan kendinin en büyük düşmanıdır. Her sorunu Kendini - Yönetmeyle çözümlemek mümkündür.
Başlangıçta düşünce, cenneti ve dünyayı yarattı. Bir düşünün çevrenizde
gördüğünüz herşey önce bir fikirdi. Her birimiz Evrensel Zekanın birer
fikri ürünüyüz. Dünya ve içerdiği herşey düşüncenin ürünüdür. Işık
gökgürültüsünden, düşünce de eylemdem önce gelir.
Yazara göre herşey bilinçaltından kaynaklanır. Mesela hastalığın sebebi
soğuk almak değil, soğukta kalınca hasta olunacağına
inanmaktır.Psikolojik olarak doğru, fakat bilimsel olarak yanlış bir
teori.Bilinçaltı, genel kurallardan yola çıkarak yargıda bulunabileceği
için, siz bilinçli olarak emir değiştirene kadar beklemek
zorundadır.Bilinçli olarak düşünülen her düşünce, bilinçaltını etkiler
ve bu etki, düşüncedeki güç ve arzunun derecesine göre eyleme dönüşür.
İ nsan biliçli olarak düşünebildiği, güvenle beklediği ve mümkün
olduğuna inandığı şeyleri yapabilir.Evren sınır koymaz biz
inançlarımızla sınırlarız kendimizi.
Herkes kendisini bulmaya çalışır ama sadece olgun olanlar bunu başarır.
Kararlı bir biçimde arayışa girmekte olgunluğun ilk adımıdır. Korkunun
bir sürü coçuğu vardır. Kıskançlık, nefret, kin ve şimdiye dek sözü
edilen tüm olumsuz düşünceler korkunun coçuklarıdır. Gerçek sevgi
korkuyu defeder. Bizi yaratan yüce sevgidir. Sevgi bizi yaratıp
boşlukta düşmanca bir ortama bırakmadı. Sevgi bizi yaratıp
imkansızlıklar içinde terk etmedi.
En çok istediğiniz şey nedir? İ nanın ve sahip olun. Günümüzde en üzücü
olaylardan biri, sadece üniversite mezunu oldukları için bir takım
insanları ötekilere tercih edilmesidir. Hiç hata yapmayanlar, hiçbirşey
yapmayanlardır. Yönetme işini yapan bilinçtir.
Eğer istediğiniz şeyler için içtenlikle dua eder ve isteklerinizin
gerçekleşeceğine inanırsanız dilekleriniz yerine gelecektir.
1- Kendiniz için ideal zihinsel imajı belirleyin.
2- Çaba göstermeden, yalnızca inanmak hiçbir işe yaramaz.
3- Düşüncelerinizi kendinize saklayın.
4- Esnek olun; gerekirse plan değişikliği yapın.
5- Gözlerinizi hedeften ayırmayın, işi yarı yolda bırakmayın.
İnanç ilk adımdır, kendinize ve içinizdeki Güç’e inanın. Eğer amacınız
bir kitap yazmaksa kendinizi bir yazar olarak canlandırın. Amaçlarınız
hakkında asık yüzlü olmayın. Yeni imajınızdan zevk almaya bakın.
Aldığınız tepkilerle bir o yana bir bu yana savrulmayın. En iyi
eserlerin bile birçok yayımcı tarafından geri çevrilebildiğini
unutmayın. Başkalarının olumsuz tavırlarına kaptırmayın kendinizi.
Birşeyi yapabileceğinize inanır, zihninize bunu kazırsanız, yarı yarıya
amacınıza ulaşmışsınız demektir. Bundan sonra gereken adımları atmak
kalır geriye.
Projemiz ne olursa olsun, tamamlanmış halini düşünmeli ve
gercekleştirmek için gereken adımları atmalıyız. Aksi taktirde,
yaptığınız iş eksik ve anlamsız olur; gece gündüz sevdiği insanın
iyileşmesi için dua eden birinin, bir yandanda cenaze töreni için
hazırlık yapması gibi yada başarıya ulaşmak için dualar edip bir
yandanda iflas edişiyle ilgili kabuslar gören biri gibi. İnandığınız
ölçüde sahip olursunuz.
1- Amaçlarınızı yazın.
2- Amaçlarınızı dikkatle değerlendirin.
3- Amaçlarınızı benimseyin.
4- A maçladığınız dünyada yaşadığınızı hayal edin.
5- Amaçladığınızın tersini asla düşünmeyin. Gözlerinizi hedeften ayırmayın .
6- Amaçlarınızı günlük olarak kabul edin; onları gercekleştirme yolunda
her gün size sunulan adımları atın ve amacınıza ulaşın.
Aranmadan ansızın akla gelen düşünceler çoğunlukla en değerli
olanlardır ve bu yüzden korunmalıdır; çünkü nadiren tekrar gelirler.
Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Bilim, hayal gücüne ne kadar borçlu
olduğunu bilmez. Hayal kurulmayan yerde insanlar mahvolur.Ne yediğini
söyle sana kim olduğunu söyleyeyim diye yaygın bir deyiş vardır. Oysa,
ne düşündüğünü söyle sana kim olduğunu söyleyeyim deyişi olmalıydı.
Kendinizle ilgili inançlarınız, emin olun, yaşayaçaklarınızı tayin
eder. Ne düşünüyorsanız o olursunuz.
Kendine güven, aklın kesin bir inanç ve güvenle büyük ve gurur verici işlerde kullanımıdır.
Kendine güvenle kendini beğenmek arasında çok büyük var . Güven, hayat
hakkındaki emniyet duygusudur , kişinin her durumda kendisine
güvenebileceğini bilmesidir. Kibir veya kendini beğenmişlik ise
başkalarını aslında sahip olmadığı kendine güven duygusunun varlığına
inandırmaya çalışmaktır. Aslında güvensizdir ve karanlıkta ıslık
çalmaktır.
Kişinin kendine güvenini yitirmesine neden olan korkulardan biri
başarısızlık korkusudur. Her insan başarılı olmak ister. Başarısızlığa
uğrama korkusu insanı iki şakilde etkiliyebilir, başarıya ulaşmak için
daha da itilim duymasına neden olur ya da kendisini bu korkuya
kaptırarak güvenini yitirir. O zaman da yeteneği kaybolur gider.
Başka bir korku da , komik görünme korkusudur . Birçok kişinin kendine
güvenini yitirmesine neden olur. Hepimiz dengeli görünmek isteriz .
Komik değil kendinden emin görünmek isteriz.
Onaylanmama korkusu yalnızca çocuklara ait bir korku değildir. Her
yaşta insan yaşayabilir bu korkuyu . Birçok insan , arkadaşları
tarafından onaylanmama korkusu yüzünden becerilerini ortaya koymaktan
çekinir. Bu korku , insanların orjinal düşüncelerden uzak durup
çoğunluğun düşüncelerine körü körüne bağlanma eğilimini açıklıyor.
MEDİTASYONLA KAZANILAN GÜÇ
Günde en az on beş dakikanızı Allahın büyüklüğünü ve hayatınızdaki
yerini düşünmek üzere meditasyona ( derin düşünceye dalmak , içe
yönelmek ) ayırın. Günlük sorunlardan uzaklaşın , ilham verici ruhsal
metinleri okuyun .Bu sırada gelen ilham verici düşünceleri tüm gün
boyunca içinizde hissedin. Bu meditasyon periyodu , tıpkı iş
yerinizdeki amirinizle yaptığınız günlük toplantı gibi Kaynakınızla
ilişki kurduğunuz zaman olsun .
KENDİMİZE , “ASLINDA NEYİ ARIYORUZ ?” DİYE SORMALIYIZ
1- İhtiyacımız olan şey başkalarının bizi daha çok sevmesi değil, bizim onları daha çok sevmemizdir.
2- Yapmamız gereken , savaş korkusunu yaşamamak için ülkeler arasında
barış sağlamaya çalışmak değil, kendi karmaşa içindeki benliklerimizde
barışı, huzuru bulmaya çalışmaktır. Gerçek Ben - Güveni budur.
3- Dönek bir dünyanın takdirini kazanmak için çalışmamalıyız,
İçimizdeki Allahı memnun etmek için harcadığımız çabada doyum
bulmalıyız.
4- Başarılarımızla dünyayı sarsmamız gerekmiyor , başarısızlık nedir
bilmeyen içimizdeki Öz’ün gerçek zenginliğine ulaşmalıyız.
BEN - GÜVENİ İÇİN KENDİNİ - YÖNETME
a- Başarısızlıktan korkmaya son verdim. İçimizdeki Güc’e inanıyor ve güveniyorum.
b- İçimdeki ruh her zaman bana destek oluyor, huzur ve güven veriyor.
c- Nerede olursam olayım , ne yapıyorsam yapayım, Sonsuz Varlık benimle.
İLK ADIM: KARAR VERMEK
Düşüncelerine hakim olamayanlar kısa zaman sonra davranışlarına da hakim olamazlar.
Bilinçaltı sürekli olarak bilinçten gelen emirleri yerine getirir.
Biliçaltı bilinç tarafından inanılan her emre cevap verir. Kararsızlık
olursa , her dakika fikir değiştirilirse, bilinçaltı karmaşaya düşer.
Kesin kararlar vermeyi öğrenmeliyiz. İnsana seçme hakkı verilmiştir.
Kullanıp kullanmamak kendisine bağlıdır. Yanlış seçim yapmaktan
korktuğumuz için, seçim yapmaya çekinirsek biliçaltının eli kolu
bağlanır , çıkmaza girer ve hiçbir şey başaramaz.
Bilinçaltı, duygulara karşılık verir. Birçok emri duygularımızla
veririz. Kararlılık da bir duygu meselesidir. Kendinizi huzursuz ve
güvensiz hissetmekten vazgeçin. Her problemin bir çözümü olduğunu ve bu
çözümleri, yanıtları bulunabileceğini bilin. Hayat, sabah kalktığımız
andan gece uykuya dalıncaya kadar yaptığımız seçimlerden
ibarettir.Yumurtayı nasıl yiyeceğimize, hangi kravatı takacağımıza, ne
tip tavırlar takınacağımıza karar veririz. Gördüğümüz ve yaşadığımız
her şey bu seçimlerin, kendimizle ilgili inançlarımızın sonucudur.
KARAR VERME KONUSUNDA KENDİNİ - YÖNETME
Ben kararlı bir insanım. İçimdeki bilgelik sayesinde akıllıca seçimler
yapabilirim. İçimdeki zeka benim için doğru olanı bilir ve seçim
yapmamda bana yol gösterir. Evrensel Akılda benim için mükemmel bir
plan var , almak için aklımı açarsam bana verilecek.
“Düşündüğünüz , inandığınız ve güvenle beklediğiniz her şey mutlaka
gercekleşir.” Bu bir yaşam yasasıdır. Kim olduğunuzun önemi yok. Yasa
kişiler arasında ayırım yapmaz. Kim olduğunuzu, geçmişinizi, ulusunuzu
veya ırkınızı dikkate almaz. Bilinç yoluyla işler. Bu yüzden kendinizle
ılgili inanabildiğiniz her şey tecrübeniz olur. Gerçek refah içsel
hakimiyetle başlar ki bu yaşamın her alanında zenginlik getir. Doğru
hareketi ve tam bir doyumu içerir. O zaman aradığımız şey, içimizdeki
Mutlak Gücün varlığının bilinçinde olarak sahip olacağımız gercek refah
bilinci ve içsel hakimiyettir. Bu bilinci geliştirirken beş temel
prensibi dikkate almamız gerekmektedir.
1- Allahın bize duyduğu sevgi kişiye , yere , şarta ve ortama bağlı değildir.
2- Kendi kendimize koyduğumuz sınırlamaları ortadan kaldırıp Sonsuzun
bizde hüküm sürmesine izin vermek yine kendi elimizdedir.
3- Her insan sonsuzluğu kendi sözleriyle bireyleştirir.
4- Kural şudur; Düşündüğünüz, inandığınız ve güvenle beklediğiniz her şey mutlaka gerçekleşir.
5- Verdiğiniz ölçüde Hayat’tan geri alırsınız ; Hayatla bir bütünsünüz.
ZENGİNLİK PARA KAZANMA YETENEĞİNE Mİ BAĞLIDIR
Zengin olmanın tek yolunun başkalarından para koparmak olduğuna inanan
birçok insan vardır.Bu yanılgı bir anlamda hayatın kendisinden ayrı
düşmektir ve tip insanlar tüm hayatlarını başkalarından aldıklarını
koruyarak harcarlar. Ve bu onlar için bir yasa haline gelir. Ama hayat
böyle değildir. Önce Allahın alemini ve onun doğruluğunu arayın ve her
şey size verilecektir. her şeyden kasıt nedir ? Yiyecek, giyecek,
barınak,ve insanın ihtiyaç duyduğu her şey. Yaşamın yasasını bir kez
anladık mı her şey bilince bağlı bir düzende gelişir , iyiliğimiz için
başkalarıyla yarışmak zorunda kalmayız. İyiliğimiz başkalarına bağlı
değildir. Yasayı kullanmamıza bağlıdır.İnsanları sınırlayan ve
zenginlikten mahrum kılan yanlış inanışlar şunlardır.
1- Zenginliğin şansa bağlı olduguna inanmak yanlıştır.
2- Zenginlik yanlızca “para kazanma” yeteneğine bağlı değildir.
3- Zengin olmanın günahkarlık olduğunu düşünmek yanlıştır.
4- Cimriliğin erdem olduğunu düşünmek yanlıştır