Rüzgarda savrulan kuru bir yaprak gibi şimdiler de gönlüm,
Yorgunum, bıraktım kendimi
Bir oyana bir buyana savruluyorum
Düşüncelerim savruluyor, ben savruluyorum
Başımı kaldırıp gökyüzüne bakıyorum;
Hep böyle gri miydi?
Ve böylesine soğuk
Bilmiyorum
Gökyüzü mü böylesine karanlık,
Yoksa yüreğim mi yıldızları görmemeye inatlı?
Bilmiyorum
Hangimiz daha çok ve daha içli döküyoruz gözyaşlarını
Ve hangimiz, hangimizin damlalarında saklıyoruz hüznünü
Bilmiyorum
Bildiğim tek şey var,
Sen daha temiz ağlıyorsun yağmurum.
Güller, uzanmış gökyüzüne, damlalarını bekliyor hasretle;
Gelse de okşasa bizi
Peki ya ey gönlümdeki Gonca, Sen Güllerin Efendisi,
Sen ne haldesin?
Gözlerin nemli, boynun bükük mü?
Sancıyor mu yüreğin bu mücrime?
Utanıyor musun halimden?
Affet beni, affet yüreğimdeki Gonca,
Affet beni ki köklerin kirli gözyaşımla sulanmakta
Ben Sana yağmur olamadım,
Biliyorum…
Ama Sen, hep En Sevgili, Sen hep ümitli
Yağacak dedin;
Bir gün o da aşktan yağacak
Bak işte yağıyorum,
Dualarımı katıp gözyaşlarıma,
Sağanak sağanak Sana koşuyorum.
Kapındayım, geldim işte,
Ey vefasız sevdalının vefalı Sevgilisi,
Günahkar damlaların tertemiz Efendisi