Arkeoloji, insanların elinden çıkmış her türlü
malzemeyi ve kalıntıyı araştıran bilim dalıdır. Yunanca archaios ve
logia sözcüklerinden türetilen arkeoloji, zaten "geçmişin incelenmesi"
anlamına gelir. Arkeoloji kendi içinde birçok farklı bilim dalını
barındırmaktadır. Bunlar arasında tarihöncesi (prehistorya)
arkeolojisi, klasik arkeoloji, protohistorya ve önasya arkeolojisi,
mısır arkeolojisi, tevrat arkeolojisi, ortaçağ arkeolojisi sayılabilir.
Arkeoloji, yazılı tarihten önce ve sonra yaşamış insanlara ilişkin
bilgi edinme olanağı sağlaması açısından özellikle önemlidir. Bu bilim
dalının uzmanları olan arkeologlar, alet, eşya ve yapı kalıntılarını
inceleyerek, eski insanların nasıl yaşadıklarını anlayabilirler.
Arkeologlar çalışmalarını çoğunlukla eskiden insanların yaşadığı
varsayılan yerleşimleri gün yüzüne çıkararak yürütürler. Yıkılan bir
kentin üstüne yenisi yapıldığından, eski kentler genellikle toprağın
altında kalır ve üst üste kurulan yerleşmelerin mimari (özellikle
ker***) yıkıntıları zamanla bir tepe oluşturur. Bu tür tepeler
ülkemizde höyük, Yunanistan'da "Magula", Yakındoğu'da "Tell", İran'da
"Teppe" olarak adlandırılır. Ülkemizdeki Alacahöyük ve Çatalhöyük gibi
eski yerleşmeler birer höyüktür.Ancak her arkeolojik buluntu yeri bir
höyük değildir. Mağaralar, düz yerleşme yerleri, antik kentler de
arkeolojinin araştırma alanları arasında yer alır. Tarihöncesi
arkeolojisi yazının ortaya çıkmasından önceki dönemleri inceler. Bu
incelemede kazılar çok büyük bir dikkatle yürütülür. Tarihöncesi
dönemden günümüze kalan çanak çömlek parçaları, taş aletler, mimari
kalıntılar ya da organik kalıntılar çok önem taşımaktadır.