Coğrafya, insanlar ve yer (mekân) ile bunlar
arasındaki ilişkiyi inceleyen bilimdir. Yer ve insanlar arasındaki
ilişkiler coğrafyanın konusunu oluşturur. Coğrafya sözcüğü Yunanca gaia
(yeryüzü) ve gráphein (yazmak) sözcüklerinden türemiştir.
Gregg ve Leinhardt (1994), coğrafyayı 4 özellikle karakterize edilen bir disiplin olarak tanımlamaktadırlar.
* Birincisi bir yere eşsiz bir karakter kazandıran, yeryüzü üzerindeki
özelliklerin dağılımıdır (örneğin dağlar, nehirler, denizler vb.).
* İkincisi, bazı şeylerin oldukları yerlerde ve zamanda neden ve nasıl meydana geldiğini anlamaktır (örneğin volkanlar gibi).
* Üçüncüsü, meydana gelen olayların, diğer olaylarla ilgisi ve bağlantısıdır (örneğin yağmur ormanlarının tahribi).
* Sonuncusu, coğrafyanın haritalar ile bilgilerin ve fikirlerin iletişimini sağlamasıdır.
Bu dört özellik birbiri ile çok çeşitli yollardan etkileşim içindedir.
Bunlardan ilk üçü coğrafyanın temel prensipleridir. Sonuncusu ise
coğrafî araştırmalar sonucu elde edilen bilgilerin ifadesidir.
Coğrafyanın bu değişik yönleri arasındaki etkileşim, onu tanımlama
amaçlı olarak kesin çizgilerle bölünmesini zorlaştırır. Coğrafi
beceriler, yerler (mekanlar), fizikî, beşerî ve çevre coğrafyası
biçiminde bir bölümleme, bunlardan bir veya iki alanın coğrafya
eğitiminin çeşitli basamaklarında yer alması; öğrencinin çeşitli
alanlar arasındaki ilişkiyi anlamasının engellenmesi şeklinde bir sonuç
doğurabilir.
Coğrafya, bazı yeteneklerin gelişimini ve kavramların anlaşılmasını
içerir. Bu kavram ve yetenekler ise fizikî çevre (ortam), beşerî çevre
ve bunlar arasındaki ilişki ile ilgilidir.
Coğrafya'nın tarihi
Diğer bütün bilimler gibi coğrafya'da gereklilik sebebiyle ortaya
çıkmıştır.Eski çağlarda Mısır uygarlığında verimli toprakların nerede
olduğu ve nasıl kullanılacağı gibi konular ayrıca her yıl gerçekleşen
sellerin sonuçlarını bulmak ve zararlarını en aza indirmek için
coğrafyayı kullanmışlardır.Dönemin göçebe toplulukları ise su
kaynaklarını, yerleşecekleri yerleri ve yolları bulabilmek için basit
haritalar yapmışlardır.
Ptolemy'nin haritası
Ptolemy'nin haritası
Eski Yunanlılar ise verimli alanların kıtlığından dolayı denizcilikle
ilgilenmiş ve bu alanda coğrafyayı geliştirmişlerdir.Miletoslu
Hekataios'un İÖ 500'de yazdığı kitabın ilk coğrafya yapıtı olduğu var
sayılır.Ayrıca Klaudios Ptolemaios'un Geographike hyphege-sis kitabında
harita yapım metotlarından bahsetmiş ve bu alanda coğrafyaya büyük
katkıda bulunmuştur. Eratosthenes, Surlu Marinus ve Ptolemaios da bugün
kullandığımız paraleller ve meridyenlerden oluşan sistemin gelişmesine
katkıda bulunmuşlardır.
Abraham Ortelius'un dünya atlası
Abraham Ortelius'un dünya atlası
Karakteristik olarak yayılmacı olan Roma İmparatorluğu döneminde
coğrafya daha çok askeri amaçlar için kullanıldı ve geliştirildi.
Coğrafi şartların savaş üzerindeki etkileri bağlamında yer ve hava
incelemerlerinde bulundular ayrıca haritacılıkta askeri alanda
geliştirildi
İslam dünyasında ise bn Havkal'ın 10. yüzyılda yazdığı el-Mesalik
ve'l-Memalik (Yollar ve Ülkeler),9. yüzyılda Belhi'nin yazdığı
Suverü-l-Ekâlim (İklim Türleri), 10. yüzyılda Mesudi'nin yazdığı
el-Müru-çü'z-Zeheb (Altın Çayırlar) ve 14. yüzyılda İbn Battuta'nın
yazdığı Tuhfetü'n-Nuzzarfi Garaibi'l-Emsar adlı eserler öne
çıkmaktadır.Ayrıca İslam dünyası tarafından geliştirilen 360 dereceli
sistem haritacılıkta hâlâ kullanılmaktadır.
Pusulanın Avrupa'ya geçmesi sonucunda uzak diyarlara seyahatler başladı
ve yeryüzü hakkında daha geniş bilgiler edinildi. Kristof Kolomb, Vasco
da Gama, Amerigo Vespucci, Cabot ve Macellan keşifleriyle haritalar
zenginleşti.Anversli Abraham Ortelius 1570'te ilk dünya atlasını yaptı.
1700'lü yıllardan sonra coğrafya yöntem ve biçim olarak daha
bilimselleşti.Teleskop ve kronometrenin bulunuşuyla coğrafi bilgilerin
güvenilirliği ve hesapların kolaylığı sağlandı.
1800'lü yıllarda ise coğrafya doğabilimci [[Alexander von
Humboldt]Alman bilim adamı] ile tarihçi Carl Ritter tarafından
akademide ders olarak verilmeye başlandı.Humboldt'un Cosmos (Evren),
Ritter'in de Die Erdkunde (Coğrafya) adlı yapıtlarında coğrafya
bilgisini sistemli biçimde düzenlemeye çalışarak modern coğrafyanın
temellerini attılar. A.von Humboldt fizikicoğrafyanın C. Ritter ise
beşeri coğrafyanın kurucusu olarak kabul edilir.