Bir arkadaşım küçük bi kasabada öğretmen olan kuzenini ziyarete gitmiş.
Bi ara arabayla dolaşmaya çıkmışlar. Tren yolundan geçerken arkadaşım
yolun kenarında devrik vagonlar olduğunu görünce niye orada durduklarını sormuş.
Kuzeni, "Bu çok tirajik bir hikaye. Bunlar aslında katil vagonlar.
Gel yakından bak istersen" demiş. Tren saati olmadığı için arabayı rayların
üzerinde bırakıp vagonların yanına gitmişler.
Arkadaşın kuzeninin anlattığına göre, geçen yıl tam orada bi okul otobüsü
arıza yapmış ve rayların üzerinde kalakalmış. Bu sırada büyük bi hızla
gelen tren okul otobüsüne çarpmış. Talihsiz kazada bütün çocuklar
hayatını kaybetmiş.
Arkadaşımla kuzeni vagonları incelerlerken bi tedirginlik hissedip hafiften
korkar gibi olmuş. Bi an evvel oradan uzaklaşmak için arabalarına
bindiklerinde ise daha motoru çalıştırmadıkları halde araba kendiliğinden ilerlemeye başlamış.
Bizimkiler accayip korkmuşlar tabi.
Araba tren raylarının üzerinden 100 metre kadar ileriye, kendi kendine gitmiş ve durmuş. Arkadaşım hemen arabayı çalıştırmış. Son sürat ayrılmışlar oradan. Kasabaya gelene kadar toz duman içinde 1 saatlik yolu yarım saatte almışlar.
Eve ulaştıklarında bet-beniz bembeyaz durumdalarmış.
Ama asıl korkuyu arabadan indiklerinde yaşamışlar. Arabanın
arkasındaki toz kütlesinin üzeri onlarca el iziyle doluymuş. Bunların büyüklüğü de çocuk eli kadarmış.